Fethullah Gülen'in bir dönem en yakınındaki isimlerden olan Latif Erdoğan'ın Paralel Yapı soruşturması kapsamında savcılıkta verdiği 26 sayfalık ifadesinin tam metnine SABAH ulaştı. Erdoğan ifadesinde, "1990'lı yıllara taşıdığımız bu hizmet hareketi CIA ve MOSSAD gibi gizli servislerin kontrolü altına girdi. Paralel benim nazarımda terör örgütü niteliği taşıyan bir yapıdır" dedi. Bir dönem Fethullah Gülen'in en yakınındaki isimlerden olan Latif Erdoğan, ifadesinde çok önemli tespitlerde bulundu. İşte Erdoğan'ın ifadesinden çarpıcı bölümler:
AMAÇ İSLAM DEVLETİ
Fethullah Gülen'in amacı devlet ve kurumlarını ele geçirmek, İslam devletini oluşturmaktır. Kısacası bugüne yorumlanmış hilafet anlayışıdır. Bu amaçlar uğruna devlet ve organlarında kadrolaşma net bir şekilde oldu. Bunun en belirgin örneği 17 Aralık sürecidir. Paralel örgüt kadrolarının yapmış olduğu bu operasyonlar gerçekleşseydi Türkiye devleti ele geçirilmiş olacaktı.
Gülen'in Edirne dönemi çok önemlidir. Çünkü orada ABD Konsolosluğu tarafından insanlara izletilen filmler sayesinde Amerikan kültürünü vermeye çalışmışlardır. Bu durumdan Gülen'in de etkilendiğini ve Amerikan hayranı olduğunu bizzat kendi söylemi ile şahit oldum.
Gülen'in Nur Vergin, Kasım Gülek, Bülent Ecevit gibi isimlerle teması, Kemalist gruplarla, Amerika ile olan ilişkiler ve akabinde Masonlar ile yakınlaşması, hizmetin kuruluşundaki amaç ile Gülen'in değişim sürecine girdiğinin açık bir göstergesidir. Yapı neticede CIA ve MOSSAD'ın eline geçmiş, ABD ve İsrail adına hizmet vermeye başlamıştır.
HALK PLANI BOZDU
Fethullah Gülen'in devleti ele geçirmeye yönelik faaliyetleri vardır. Gülen aracılığı ile dış güçler darbe girişimi neticesi hükümeti ele geçireceklerini ya da devireceklerini zannettiler ancak halkın her şeye rağmen devlete sahip çıkması neticesinde bütün planlar bozuldu. Gülen'i tüm toplum benimser diye düşündüler ancak bekledikleri gibi olmadı.
PSİKOLOJİSİ BOZULDU
Hakan Fidan yerine emniyet kökenli Ramazan Akyürek getirilecek, dış güçlerin ve Paralel Yapı'nın hedefleri doğrultusunda hizmet edecekti. Recep Tayyip Erdoğan rahatsızlandığı zaman cemaate ait bir hastaneye yatırıldığını duyan Hakan Fidan hızlı bir şekilde hastaneye yetişip ameliyata mani olmuş ve Paralel Yapı'nın amaçladığı tehlikeli sonuca engel olmuştur. Bu sebeple İsrail ve Paralel Yapı tarafından Fidan sevilmeyen bir şahsiyet olmuştur.
17 Aralık sürecinden sonra Fethullah Gülen'in ilk bir ayını pişmanlıklarla geçirdiğini, mağlubiyeti hazmedemediğini biliyorum. Bu süreçten sonra kendisine olan ilginin azalması psikolojisini olumsuz etkiler, normalde yapmayacağı bir hareketi yapacak duruma gelebilir.
Fethullah Gülen in iki temel hedefi vardır. Birincisi 'üst akıl'ı memnun etmek, diğeri ise dünya üzerinde bu anlayışı entegre etmektir. Bu üst akıl dershaneler konusunu fırsat bilerek, Gülen'in hükümete karşı harekete geçmesini sağladı. Devlet içinde yatay bir büyüme gerçekleştiren Paralel Yapı, dikey büyüme sürecine geçerek devletle çakıştı. CIA ve FBI tarafından Paralel Yapı'ya ait kültür merkezlerinde yetiştirilmiş kadroya değişik eğitimler verdi.
Gülen'in yakın çevresine 17 Aralık süreci ile ilgili "Keşke şimdi yapmasaydık" dediğini duydum. Bu şekilde konuşmasının nedeni ise yapılan hareketten sonuç alınamaması. Eğer bu sonuç alınsaydı; Gülen, Humeyni misali yurda dönecekti. Bu başarısızlık aynı zamanda cemaatin ABD ve İsrail nazarında prestij kaybetmesine neden olmuştur. Bu nedenle hükümeti zayıf düşürmek amacıyla Ayasofya konusu gündeme getirilmiştir.
EŞİME 'ONDAN BOŞAN' DEDİLER
Kızım Fatih Üniversitesi'nde okurken okula yakın olması sebebiyle sadece ailedekilerin bildiği bir ev tutmuştum. Eşim de kızımla aynı evde kalıyordu. İsimlerini bilmediğimiz iki bayan gelerek eşimin benden boşanması hususunda telkinde bulundu. Bu teklif 3 kez de sokakta önüne çıkmak suretiyle tekrarlanmıştır. Sadece aile fertlerinin bildiği bir ev, takip yolu ile tespit edilmiştir.
PARA TRAFİĞİNDEN ÖZCAN SORUMLU
İllerde "himmet" ve "bağış" adı altında paralel yapılanma için toplanan paraların 15'te biri Gülen'in kendisine getirilirdi. Gülen ise bu parayı genel bütçeye bakan Mütevelli Heyeti'ndeki isimlerin başındaki isim Mustafa Özcan kanalı ile gerekli yerlere aktarırdı. Mustafa Özcan tüm para trafiğini kontrol eder.
İŞADAMLARI KANDIRILIYORDU
Himmet toplantısında bulunduğum zamanlarda büyük rakamların söylendiğini görüp maddi durumu iyi olmayan arkadaşlarımın büyük paralar bağışlayacağını duyunca şaşırırdım. Orada o arkadaşın vaat ettiği büyük parayı nasıl vereceğini sorduğumda onun teşvik için diğer şahısların bağışını artırmak için söylendiğini öğrendim. Himmet toplantılarına bu olaydan sonra bir daha gitmedim.
SABAH
Latif Erdoğan Fethullah Gülen'i kendi silahıyla vurdu
A Haber ekranlarında Milli Güvenlik Kurulu'nun verdiği "Paralel Yapı ile mücadele” kararını değerlendiren Latif Erdoğan, seçim dönemlerinde meydanlarda konuşulan konular artık devlet politikası haline gelmiştir." dedi.
GÜLEN'İN GENEL KARAKTERİ, GÜCE TESLİM OLMAK!
Latif Erdoğan'a, 28 Şubat sürecinde Fetullah Gülen'in Çevik Bir'e mektup yazarak okulları teslim etmek istediğini ancak, dershanelerin kapanması üzerinden AK Parti hükümetine karşı Paralel Yapı'nın açtığı savaşı hatırlattık.
Erdoğan, "O dönemdeki teslimiyet, güce karşı teslimiyetti. Zaten o, Gülen'in genel karakteridir, güce karşı teslim olur. Fakat burada kendisini daha çok güçlü kabul ettiği için bir atraksiyon yaptı o da geri tepti" dedi.
KAYNAK: Yeniakit
FETHULLAH GÜLEN TARAFINDAN HAKKINDA AÇILAN 12 CEZA VE TAZMİNAT DAVASINA RAĞMEN PARALEL YAPIYI DEŞİFRE ETMEYE DEVAM EDEN GÜLEN’İN ESKİ İKİNCİ ADAMI LATİF ERDOĞAN BUGÜN SERT BİR YAZI KALEME ALDI.
Neden savcılığa ifade verdiğini anlatan Latif Erdoğan sosyal medya üzerinden yürüyen kara propagandaya ve yıldırma kampanyalarına "hodri meydan" dedi.
İŞTE LATİF ERDOĞAN'IN BUGÜNKÜ YAZISINDAN BAZI BAŞLIKLAR:
ANKARA'DAN ÜST DÜZEY BİR YETKİLİ ARADI VE RANDEVU İSTEDİ
Dört ay kadar önce, Ankara Emniyet'ten üst düzey bir yetkili beni telefonla aradı ve görüşmek üzere randevu istedi; memnuniyetle kabul ettim, birkaç gün sonra da evime geldiler, sohbet edip görüştük. Paralel yapıyla ilgili medya yoluyla söylediklerimin resmi bir işleme dönüşebilmesi için tanıklık yapıp yapamayacağımı sordular. Cevaben şunları söylediğimi hatırlıyorum: Medya yoluyla söylediklerimin tümünün arkasındayım; ve söylediklerimi ömrümün sonuna kadar da savunurum. Ancak benim söylediklerimin hukuki bir belge niteliği taşıyıp taşımayacağı yargının bileceği bir husus. Şu anda, ülke olarak çok büyük bir kaosa sürükleniyoruz. Paralel yapı bunun baş aktörü. Cemaati de kuşatmış durumdalar. Devlet- millet el ele bu badireyi aşmak zorundayız. Paralel yapının atraksiyonlarından ülkenin zarar göreceği kesin; fakat kesin olan bir başka yön de cemaatin bitip tükeneceği gerçeği. Devletin, bu tehlikeyi önlemek adına yapacağı her türlü faaliyete; hukuk çerçevesi içinde kalmak; kurunun yanında yaşı da yakmamak kaydıyla, gücüm ölçüsünde katkıda bulunurum; ve bunu da vatani bir vazife addederim.
Muhataplarım da aynı görüşte olduklarını; özellikle suçsuzların ayrıştırılması adına çok ciddi özen gösterildiğini ifade ettiler. Gündemdeki başka konular üzerine de sohbet ettik; izin isteyip ayrıldılar.
İki hafta kadar sonra, üç kişilik bir ekiple gelip ziyaret etmek istediklerini yine telefonla bildirdiler; kabul ettim, yine evimde buluştuk. İki-üç saat diye başladığımız sohbet, saatlerce sürdü. Konuşmalarımı kayda alıp alamayacaklarını sordular; alın dedim. Görüntülü kaydı da kabul ettim. İsterseniz sizi gizli tanık olarak dinleyelim, dediler. Asla, dedim. Ve devam ettim; sizleri tanımıyorum, belki sizler de cemaat üyesi polislerdensiniz. Ancak şunu biliniz ki, size yaptığım ve yapacağım konuşmaların bütününü bizzat Hocaefendinin yüzüne karşı da söyleyemeyecek olsam, kesinlikle size de konuşmazdım. Ben bu ifadelerin asla gizli kalmayacağını, basına yansıtılacağını; hatta savcının eline geçmeden belki de bir nüshasının Gülen'e gönderileceğini bilerek ve düşünerek konuşuyorum. Hatta bu durum gerçekleşirse ayrıca sevinirim; çünkü kendisine mesajlarımı doğrudan ulaştırmış olurum, dedim.
VERDİĞİM SAVCILIK İFADESİ BİR İNTERNET SİTESİNDE HABER YAPILDI
Aradan bir ay kadar bir süre geçti; aynı ekipten bir telefon daha aldım; daha önceki görüşmemizde atlanılmış bazı konular olduğunu fark ettiklerini, bunlarla ilgili bir görüşme daha yapmak istediklerini söylediler. Olur, dedim, geldiler, görüştük. Zaten, yüreklerinin vatan aşkıyla yanıp tutuştuğuna şahit olduğum bu fedakar vatan evlatlarına hayır demem de mümkün değildi.
Sordukları sorular yine benim medya yoluyla konuştuğum konulardı. Bu arada, paralel yapıyla ilgili oldukları kabul edilen kişilerle ilgili benden de bilgi istenildi. Yüzden fazla isim soruldu. Çoğunu tanımadığım için cevapsız bıraktım; onlar zapta geçirilmedi. Tanıdıklarım hakkında, özellikle paralel yapıyla ilişkisi olmasını imkansız gördüğüm kişiler üzerindeki kanaatimi bu yönde tasrih ettim; onların bir kısmı da zabıttan çıkarıldı.
Tahminimde yanılmamıştım. Daha dosya münderecatına girmeden, tanık olarak verdiğim ifadeler, alıntılar halinde bir internet sitesinde haber yapıldı. Sonra da başta Gülen olmak üzere, ifadelerimde adı geçenler soluğu müşteki sıfatıyla savcılıkta aldı. Geçenlerde bu ifadeler bütünüyle bir ulusal gazetede manşetten verildi. Şu anda sökün edip gelen soruşturmalara cevap yetiştirmekle meşgulüm. Sürekli alınan takipsizlik kararları da hızlarını kesmeye yetmiyor. Ben de bu müfterilere, iftira davası açsam mı diye düşünüyorum..
TEK BİR PARALELCİ KALMAYINCAYA KADAR MÜCADELE EDECEĞİM
Bakın ey müfteriler, şu ülkede tek bir paralelci kalmayıncaya kadar, Allah'ın izni ve keremiyle sizlerle mücadeleme devam edeceğim; bunu kıt aklınızın bir kenarına böylece yazın, bu bir.
Benim dediklerimin, söylediklerimin, anlattıklarımın hukuki bir karşılığının olup olmadığı beni değil yargıyı ilgilendirir, kararı ne siz ne de ben verecek değiliz, bu iki.
Yargının elinde, ayrıca benim somut delil göstermeme gerek kalmayacak kadar, hem de çok fazlasıyla delil var, bu üç.
Benim anlattıklarım, milli hafızaya aynen kaydediliyor, bunlarla tarihe not düşülüyor; ve sizlerle alakalı maşeri vicdanın kararı şekilleniyor, bu dört.
Ne yaparsanız yapın, nereye kaçarsanız kaçın, bir gün adalet karşısında yaptıklarınızın hesabını vermekten kurtulamayacaksınız, bu beş.
Ve bir gün, bu konularla ilgili bir kitap yazarsam, tanık olarak verdiğim ifadeleri, noktasına virgülüne dokunmadan aynen kitabıma derç edeceğim, bu altı.
Korkusuzluğun ne olduğunu, daha önceki paniklediğiniz dönemlerde sizlere fiili olarak çok gösterdim, öğretmeye çalıştım; öğrenemediniz, bu dersimi bir kez daha, bu sefer size karşı tekrar etmiş olacağım, bu da yedi.
Latif Erdoğan/Akit
-Cemaat kime hizmet ediyor?
-FG neden amerikada?
-Dinler arasi diyalog safsatasini neden cemaat üstlendi?
-İstihbarat bilgilerini cemaat neden toplar?
-Hosgoru cemaati neden bir anda nefret dili kullanmaya basladi?
-Devlet icindeki kadrolasmanin nedeni nedir?
-Sinavlarda yapilan yolsuzluklar neden?
-Hakim ve savcilarimis yetisiyor" (akrabam olan onemli bir cemaat mensubu tarafindan ifade edilmistir) sözü aciklanabilnir mi?
-Yolsuzluk adi altinca cemaate mensup adli ve yargi mensuplarinca yapilan operasyonlarin arka planinda neler vardi?
-FG neden amerikada?
-Dinler arasi diyalog safsatasini neden cemaat üstlendi?
-İstihbarat bilgilerini cemaat neden toplar?
-Hosgoru cemaati neden bir anda nefret dili kullanmaya basladi?
-Devlet icindeki kadrolasmanin nedeni nedir?
-Sinavlarda yapilan yolsuzluklar neden?
-Hakim ve savcilarimis yetisiyor" (akrabam olan onemli bir cemaat mensubu tarafindan ifade edilmistir) sözü aciklanabilnir mi?
-Yolsuzluk adi altinca cemaate mensup adli ve yargi mensuplarinca yapilan operasyonlarin arka planinda neler vardi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder