İbrahim Ethem'e sordular. "Yüce Rabbimiz Kuran-ı Kerim'de, 'Bana dua ediniz, duanızı kabul edeyim' (Mümin, 60) buyuruyor. Biz de sürekli dua ediyoruz. Ama duamız kabul olmuyor, bunun sebebi nedir?" İbrahim Ethem şöyle cevap verdi: "Kalpleriniz on şeyden ölmüştür.
1- Allah'ı bildiniz. Ama hakkını ödemediniz.
2- Allah'ın kitabını okudunuz. Ama O'nunla amel etmediniz.
3- Şeytanın düşmanınız olduğunu iddia ettiniz. Ama onu kendinize dost ve yar edindiniz.
4- Allah'ın Peygamberini -Hz. Muhammed'i (s.a.v.)- sevdiğinizi söylediniz, iddia ettiniz. Ama O'nun izini, yolunu ve sünnetini terk ettiniz.
5- Cenneti sevdiğinizi iddia ettiniz fakat cennet için amel işlemediniz.
6- Ateşten korktuğunuzu iddia ettiniz. Fakat günahlardan sakınmadınız.
7- Ölümün hak olduğunu iddia ettiniz. Fakat ona hiç hazırlık yapmadınız.
8- Başkasının ayıplarıyla meşgul oldunuz. Kendi ayıplarınızı hiç düşünmediniz.
9- Allah'ın verdiği rızkı yediniz ama O'na şükretmediniz.
10- Ölülerinizi defnettiniz. Ama ibret almadınız.
Sonra diyorsunuz ki neden dualarımız kabul olmadı. İşte bunlardan dolayı dualarınız kabul olmuyor."
Bu konuyu üstad Bediüzzaman
Şöyle ifade etmektedir:
Eğer desen: Bir çok defa duaediyoruz, kabul olmuyor. Halbuki,
ayet umumidir... her duaya cevap var ifade ediyor. Cevap vermek ayrıdır, kabul
etmek ayrıdır. Herdua için cevap vermek var; fakat kabul etmek, hem ayn-ı
matlubu vermek Cenabı Hakkın hikmetine tabidir.
Mesela: Hasta bir çocuk çağırır:
Ya Hekim! Bana bak.
Hekim: "Lebbeyk" der... "Ne istersin?"
cevap verir.
çocuk: "Şu ilacı ver bana" der.
Hekim ise; ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına
binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç
vermez.
İşte Cenab-ı Hak, Hakim-i Mutlak hazır, nazır olduğu için,
kulun duasına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, huzuruyla ve
cevabıyla ünsiyete çevirir. Fakat insanın hevaperestane ve heveskarane
tahakkümüyle değil, belki hikmet-i Rabbaniyenin iktizasıyla ya matlubunu veya
daha evlasını verir veya hiç vermez.”(1)
Ayrıca bu konuda gelen hadisi şerifler de vardır ki, Ebu
Hüreyre (r.a)'tan rivayet edilen bir hadisi şerifte, Peygamberimiz (s.a.v)'in
şöyle buyurduğu nakledilmektedir: “Acele etmediği müddetçe her birinizin
duasına icabet olunur. Ancak şöyle diyerek acele eden var: "Ben Rabbime
dua ettim duamı kabul etmedi.” Müslim'in diğer bir rivayeti şöyledir: “Kul,
günah talep etmedikçe veya sıla-i rahmin kopmasını istemedikçe duası icabet
görmeye (kabul edilmeye) devam eder.” Yine Tirmizi'nin rivayetinde ise
şöyledir: “Allah'a dua eden herkese Allah icabet eder. Bu icabet, ya dünyada
peşin olur, ya da ahirete saklanır, yahut da dua ettiği miktarca günahından
hafifletilmek suretiyle olur, yeter ki günah talep etmemiş veya sıla-ı rahmin
kopmasını istememiş olsun, ya da acele etmemiş olsun.”(2)
Hadisten de anlaşılacağı gibi, insan günah ve haram sayılan
şeyleri istemedikçeduası kabul olunuyor.
(1) İman ve Küfür Muvazeneleri 102.
(2) Buhari, Daavat, 22
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder