29 Ekim 2014 Çarşamba

Resulullah’ın Bahsettiği Giyinik Çıplaklar Kimlerdir : Giyindiği halde açık olan - Erkeklere olan meyillerini yansıtan

Resulullah’ın Bahsettiği Giyinik Çıplaklar Kimlerdir?

Ebu Hureyre anlatıyor: Allah’ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ateş ehlinden /Cehennem halkından iki sınıf var ki henüz görmedim: Biri; yanlarında inek/sığır kuyruğuna benzeyen sopalar/joplar bulunan, onlarla insanları döven bir topluluk.Diğeri ise;


1- Giyindiği halde açık olan (teni gösteren ince elbise giyinen veya bedenlerinin bir tarafı tamamen açık olan),

2- Erkeklere olan meyillerini yansıtan /veya omuzlarını sallayarak, çalımlı (kötü kadınların yürüyüşüyle) yürüyen,

3- Başları bir tarafa meyleden develerin hörgücü gibi olan kadınlar.

Bu kadınlar cennete giremez ve –kokusu şu kadar/çok uzak mesafeden alınabilen- cennetin kokusunu dahi koklayamazlar.” (Müslim, Libas, 125)

Bu hadis metninin açıklaması şöyledir:

İmam Nevevi rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:





“Bu hadis, nübüvvet mucizelerindendir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin aynen buyurduğu şekilde vaki olmuştur. Hadisteki giyinik çıplaklara gelince onda birkaç yön vardır:

Birincisi: Allah’ın nimetinden giyinirler, şükründen çıplaktırlar.

İkincisi: Elbise olarak giyiniktirler, ancak hayır işlerinde ahirete önem verme ve ibadetlere özen gösterme gibi işlerde çıplaktırlar.

Üçüncüsü: Güzelliğini göstermek için bedeninin bir kısmını açarlar. Bunlar giyinik çıplaktır.

Dördüncüsü: Vücudunun iç kısmını belli eden ince elbiseler giyerler. Bunlar giyinik çıplaktır. Meyleden ve kendine meylettiren kadınlara gelince, onlar hakkında: ‘Allah’a itaat, namuslarını korumak vb. hususlardan yüz çevirenlerdir’ denilmiştir.

Meylettirenler: Yaptıklarını başkalarına öğretenlerdir. Yürürken kibirlenerek yürüyenlerdir. Omuzlarını sallayıp salınarak yürüyenlerdir, denilmiştir.

Meyledenler: Hayat kadınları gibi saçlarını tarayanlardır. Erkeklere meylederler, gösterdikleri süsleriyle de erkekleri kendilerine meylettirirler.

‘Başları deve hörgücü gibidir…’ cümlesinin manası:


Başa örtülen eşarp vb. bez parçalarıyla başların büyük gösterilmesidir. Hatta deve hörgücüne benzetilmiştir. Hadisin tefsirinde en meşhur olan budur. Bu hadis, asrımızda şahit olunan bir hareketi haber vermektedir.

Zamanımızda kadınların saçlarını düzenleyen, güzelleştirerek değişik modellerde şekiller veren kuaför adlı salonlar kurulmuştur. Şer artıp büyümüş, birçok kadın Allah’ın kendilerine bağışladığı saçla yetinmeyip yapma saç satın alıyorlar. Allah yardımcımız olsun!

Bu konu ile alakalı bazı hadisi şerifler de şöyledir:


“Ümmetimin son dönemlerinde giyimli fakat çıplak bir takım kadınlar olacak, bunların başlarının üstü deve hörgücü gibi bulunacaktır. Bunları lanetleyin, çünkü onlar lanetlenmişlerdir.”

Başka bir rivayette; “onlar cennete giremez ve cennetin kokusunu bile bulamazlar” ilavesi vardır. (Müslim, Libas, 125, Cennet, 52; Ahmed b. Hanbel, II, 223, 356, 440)

“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hafif bir elbise giyip tamamen vücut hatlarını örtmeyen elbiseler giyen kadınlara ‘Onlar adı örtülü ama gerçekten çıplaktırlar’ buyurmuştur.” (Süyûtî, Tenvîru’l-Havâlif, c. 3, s.103)

Bu Kimseler Cennete Girecekler mi?


Bu iki sınıf insanın “cennete giremeyeceği” hükmünün açıklaması hususunda iki yorum yapılmıştır:

a. Hadiste geçen iki sınıf insan, yaptıklarında bir sakınca olmadığını söyleyip –bilerek- bu haram fiilleri helal sayarlarsa kâfir olup ebedi olarak cehennemde kalacaklardır. Çünkü haramı helal kılan dinden çıkar.

b. Bunlar kâfir olmamakla beraber, Allah’ın yasakladığı büyük günahları ve zulümleri işledikleri için, ilk önce cennete giden kurtuluş ehli kimselerle birlikte cennete giremeyecekler, ancak bir miktar azap çektikten sonra –mümin oldukları için- yine cennete gireceklerdir. (bk. Nevevî, ilgili hadisin şerhi)


Tesettür Fıkhı: Tesettür Nasıl Olmalıdır?

Tesettür bir ibadettir; nasıl ve ne kadar olacağı diğer ibadetler gibi Allah ve Resûlü belirler. Zevklere, zamana ve coğrafyaya göre üzerinde oynanmaz.

Tesettür ile alakalı bazı ayetler şu şekildedir:


“Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar… Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey mü’minler! Hepiniz Allah‘a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nail olasınız.” (en-Nur, 31. ayet meali)

“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onların tanınıp, kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir.” (el-Ahzab, 59. ayet meali)

Şu beş ölçü, tesettürün temel kurallarıdır:
Fitne zamanında olduğumuz için yüz de el de örtülecek. (Hanefi uleması görüşü bu yöndedir.)
Bol olacak; vücudun ayrıntılarını ortaya çıkarmayacak.
Şeffaf olmayacak.
Erkeklere mahsus bir giysi olmayacak.
Tesettürün kendisi bir ziynet malzemesi olacak şekilde çekici olmayacak. Çünkü Kur’an tesettürü emrederken kadının ziynet ve cazibesinin örtülmesini istemiştir. Ziynet ziynetle örtülünce, karşı cinsin ilgisini çekmesi bakımından kimi zaman daha çekici bir görüntü ortaya çıkabilir. O zaman giyinmiş çıplaklar türer.

Mü’min saliha kadın şunu unutmaz:


Tesettür, Allah’ın emri olduğuna göre, şeytan için de bir aldatma ve tuzak konusudur. Mü’min, Allah Teâlâ’nın emirleri ile şeytanın tuzakları arasında durduğunda cihad mevkiinde durmuş olur. Tesettür bir cihad türüdür. Uğruna feda edilemeyecek bir değer olmalıdır.

Tesettür Ayeti Hangi Olay Nedeniyle İnmiştir?

Tesettür ayeti bir tane değildir ve hepsi farklı olaylardan sonra inmiştir. Tesettür ayetlerinin iniş nedenlerini anlatan rivayetlere geçmeden önce ifade edelim ki, Tefsir usulü biliminde “İtibar, iniş sebebine değil; hükmün umumiliğine göredir“. Bu itibarla tüm İslam alimleri Müslüman kadınların mahrem olmayan erkekler yanında el ve yüzleri hariç tüm bedenlerini örtmelerinin farzlığında ittifak etmişlerdir. Buna muhalif tek bir alim dahi yoktur.

Tesettür ayetlerinin iniş nedenini anlatan rivayetlerden bazıları şöyledir :

Nur Suresi, 30. Ayet :

Mü’min erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Muhakkak Allah, bütün yaptıklarından haberdardır. (Nur Suresi / 30. Ayet Meali)

İbni Mezdevi, sahabe efendilerimizden Ali bin Ebi Talib radıyallahu anh’den şöyle rivayet etmiştir :


Rasulullah aleyhissalatu vesselam zamanında Medine sokaklarında dolaşan bir kadınla bir erkek karşılaştıklarında bakışmışlar. Şeytan da “bu bakışlar, ancak birbirlerini beğendikleri içindir’ şeklinde kendilerine vesvese vermiştir. Adam bir yandan yürüyor, bir yandan da kadına bakıyormuş. Başı hep kadından tarafa çevrili olduğu için önüne çıkan bir duvara çarpmış ve burnunu yararak kanatmıştır. Bunun üzerine, ‘Allah’a yemin ederim ki, gidip Rasulullah aleyhissalatu vesselam’a durumu anlatıncaya kadar burnumun kanını yıkamayacağım’ diye yemin etmiş.Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselam’ın yanına gelerek hadiseyi anlatır.

Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselam, “Burnunun duvara çarparak kanaması günahının cezasıdır” buyurur. Bunun üzerine de

‘Mümin erkeklere söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar…’(Nur Suresi / 30. Ayet) ayeti nazil oldu.

| Suyuti, Camiu’l-Ehadis, 34784; Suyuti, ed-Dürrü’l-Mensur, 11/16

Nur Suresi, 31. Ayet :

Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, ırzlarını korusunlar; görünmesi zaruri olanların (el ve yüz) dışında zinetlerini açmasınlar ve baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar; zinetlerini, kocalarından veya babalarından yahut kayınbabalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut kardeşlerinden yahut kardeş oğullarından yahut kız kardeş oğullarından yahut kendi kadınlarından yahut sahibi bulundukları cariyelerden veya uyuntu (şehvetten yoksun) erkek hizmetçilerden veya henüz kadınların şehvet uyarıcı taraflarından habersiz çocuklardan başkasına göstermesinler; gizledikleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey mü’minler, hepiniz Allah’a tevbe edin ki, mutluluğu bulabilesiniz. (Nur Suresi / 31. Ayet Meali)

İbni Kesir, Mukatil bin Hayyan’dan, o da Cabir bin Abdullah el-Ensari’den şöyle rivayet eder :


Esma binti Mirsed radıyallahu anha’nın Beni Harise mevkiinde bir hurmalığı vardı. Kadınlar oraya etek giymeden, göğüsleri, saçları ve ayaklarındaki halhalları açık olarak giderlerdi. Esma radıyallahu anha da, ‘bu görünüşünüz ne kadar çirkindir’ derdi. Bunun üzerine,

‘Mümin kadınlara da söyle: gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar…’ (Nur Suresi / 31. Ayet) ayeti nazil oldu.

| İbni Kesir, Tefsir, 3/273

Ahzab Suresi, 59. Ayet :

Bir kısım edepsiz münafıklar, cariye kadınlara sataşırlardı. Zaman zamanda sair kadınları da, cariye adı altında rahatsız ederlerdi. Neden böyle yaptıkları sorulduğunda ise, “Biz onları cariye sanmıştık” diyerek mazeret uydururlardı. Bu hadiseler üzerine Müslüman kadınların dışarıya çıktıkları vakitte tamamen örtünmelerini emreden


Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına, dışarı çıkarken üstlerine örtü almalarını söyle; bu, onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar. Allah bağışlar ve merhamet eder.

| Ahzab Suresi / 59. Ayet Meali

ayet-i kerimesi nazil oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder