26 Aralık 2015 Cumartesi

Müslüman Erkeklerin, Müslüman Hanımlarda Çekici Bulduğu 10 Şey




Takva sahibi Müslüman bir erkek, dünya hayatının yalnızca

1. Allah´a Olan İtaati

Takva sahibi Müslüman bir erkek, dünya hayatının yalnızca bir imtihan olduğunu anlayan ve Allah azze ve celle´yi memnun etmek için bol bol salih amel işleyip, nefsinin Allah´a karşı isyan niteliğindeki arzularından kendini koruyarak, bu imtihanı bir fırsata dönüştüren, takva sahibi Müslüman bir eşe sahip olmayı içtenlikle ister.


Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır. (Naziat, 40-41)


2. Hayası

Haya bir kadının karakterinin en önemli unsurlarından biridir. Mü´min doğasında haya: bir kimsenin, değersiz ya da çirkin bir davranıştan ötürü ifşa olma veya kınanma korkusuyla ortaya çıkan, beraberinden utanç getiren kötü ve kaygı dolu bir hissiyattır.

Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Haya imandandır. İmanı olan Cennet´tedir. Fuhuş kötülüktür. Kötüler Cehennnem´dedir.” (Sahih-i Buhari)

Müslüman bir kadın, herhangi bir şekilde Rabbini gücendirecek bir iş yapmaktan haya eder. Konuşmasında, bakışında, giyiminde, yürüyüşünde haya vardır. Konuşurken yumuşak bir ses tonu değil, onurlu bir üslup kullanmasındadır hayası. Allah subhanehu ve Teala şöyle buyuruyor:

Ey Peygamber´in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah´a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Güzel (ve doğru) söz söyleyin. (Ahzab, 32)

Bakışlarındaki haya, Allah subhanehu ve teala´nın kendisine bakmayı yasak ettiği şeylerden gözlerini sakındırmasındadır. Allah subhanehu ve Teala şöyle buyuruyor:

Mü´min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsalar, ırzlarını korusunlar… (Nur, 31)

Giyimindeki hayası, Allah´ın göstermesini yasak ettiği şeyleri saklamasındadır. Allah subhanehu ve Teala şöyle buyuruyor:

(Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zinet (yer) lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut Müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler…(Nur, 31)

Yürüyüşündeki hayası, başkalarının dikkatini çekmeden tevazu ile yürümesindedir. Allah subhanehu ve Teala şöyle buyuruyor:

Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü´minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz! (Nur, 31)

Ebu Üseyd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselâm), mescidden çıkıyordu. Yolda kadınlarla erkeklerin karışmış vaziyette olduklarını görünce, kadınlara: ‘Sizler geride kalın. Yolun ortasından gitmeyin, kenarlarından gidin!´ ferman buyurdu. Bundan sonra, kadınlar neredeyse duvara değecek şekilde yürürdü. Bazan bu değmeler sebebiyle, elbisesinin duvara takıldığı olurdu.” [Ebu Davud, Edeb 180, (5272)]

Allah´ın namusunu koruması için koyduğu emirlerden haberdar, güzelliğinden ötürü övülme arzusuna rağmen, Yaratıcısının isteğine teslim olan bir kadın, hiç şüphesiz Allah subhanehu ve teala ve tüm imanlı erkekler için kıymetlidir.


3. Güzelliği

Allah subhanehu ve teala kadınları erkeklerin gözünde güzel kıldı. Bazı insanlar, bazıları için diğerlerinden daha çekicidir sadece.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh´den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ruhlar, askerî birlikler gibidir. Birbirleriyle tanışan ruhlar, birbirleriyle kaynaşırlar, tanışmayanlar da ayrılığa düşerler. ”
(Buhârî, Enbiyâ 2)

Kurtubi şöyle söyler: Ruhlar, ruh olması itibariyle bir iseler de, birçok sebeplerle birbirlerinden ayrılırlar ve çeşit çeşittirler. Buna göre, bir kimse aynı türden olduğu ruhlara yakınlık duyacaktır ve sahip oldukları ortak bir özellikten ötürü onlarla iyi geçinecektir. Buradan da anlıyoruz ki, her türden insan yakınlık duyduğu insanlarla iyi geçinecek, farklı türden olanlarda da uzak duracaktır. (Tıpkı eski atasözünde denildiği gibi ‘Benzeşenler, buluşurlar.´)

İmanlı bir erkek için kadının güzelliği yalnızca, burnunun nasıl göründüğü, gözlerinin büyüklüğü değil, iffeti, kalbinin temizliği ve masumluğudur da aynı zamanda. Ve tabii Allah Teala sevdiği kullarını, diğer insanlara da sevimli kılar.

“Allah kulunu sevdiği zaman, Cibril´e seslenir:

“Al­lah filanca kulunu seviyor sende onu sev” diye buyurur. Bu­nun üzerine Cibril de onu sever ve sema ehline:

“Şüphesiz Allah filanca kulunu seviyor, sizde onu sevin” diye seslenir. Onlarda bu sefer o kulu severler. Sonra onun için yeryüzü ehlinin (kalbine) bir saygı ifadesi konulur.” (Sahih-i Buhari ve Müslim)
4. Zekası/Şakacılığı

Kadının zekası ve şakacılığı, erkekler tarafından ziyadesiyle beğenilen iki özelliktir. Her erkek, günlük meselelerde kendisine akıl verebilecek ve destekleyecek bir eşe sahip olmak ister. Hatice binti Huveylid radiyallahu anha, Peygamber aleyhisselamın en değerli eşlerinden biri idi. Peygamberliğinin en başında, Cebrail aleyhisselam kendisine ilk vahyi getirdiği zaman O, Allah Rasulünü destekledi. Peygamber aleyhisselam daima Ona hayranlık duyardı ve ölümünden çok sonraları bile Onu anardı.

Şakacı bir eş, erkeğin kalbine neşe ve keyiftir. Peygamber aleyhisselam, Cabir b. Abdullah´a birbirleriyle oynayıp, birbirlerini eğlendirebilsinler diye bakire biri ile evlenmesini tavsiye etti.

Cabir b. Abdullah şöyle rivayet eder: Babam vefat etti ve arkasında yedi -veya doku- kız bıraktı. Bunun üzerine dul bir kadınla evlendim. Rasulullah: ‘Evlendin mi ey Cabir?´ dedi. Evet, dedim. Rasulullah: ‘Kız mı aldın, dul mu?´ dedi. Hayır, dul aldım, dedim. ‘Kız bulamadın mı; onunla oynaşırdın, o da seninle oynaşırdı, onunla gülüşürdün, o da seninle gülüşürdü´ dedi (…) (Sahih-i Buhari)


5. Açıksözlülüğü

Açıksözlülük ve dürüstlük, inanan bir kimsenin temel özelliklerinden biridir.

Abdullah b. Mes´ud şöyle rivayet etti: Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurdu:Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye ,Allah katında sıddık (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık, kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye, Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır. (Sahih-i Buhari ve Müslim)

Devamlı yalan söylediği bilinen bir kimse, kendisine duyulan güveni kaybeder. Böyle bir durum evlilik içerisinde gerçekleşirse, o evlilik tamamıyla çöker. ‘Sıddıka´ olarak bilinen bir kadın, kuşkusuz Müslüman erkeğin kalbinde, daha âli bir dereceye sahiptir.
6. İtaati

Allah subhanehu ve Teala, erkeği kadının koruyucusu ve sorumlusu kıldı, kadına da Kur´an ve Sünnet´e aykırı olmayan her konuda eşine itaat etmesini emretti.

Allah subhanehu ve Teala şöyle buyuruyor:

Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. (Nur, 34)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurdular: “Kadınların en hayırlısı, baktığında seni mutlu eden, emrettiğinde itaat eden ve olmadığın zaman namusunu ve malını gözetendir.” (Taberani, İbn-i Mace)


7. Sabrı

Sabır, asla yeterince şükredilemeyecek bir vasıftır. Sıkıntı zamanında sabırlı olup, Allah´ın yardım ve merhametine güvenen bir kadın, hiç şüphesiz Allah subhanehu ve telala´nın sevgili bir kuludur. Allah şöyle buyuruyor: ‘Allah sabredenleri sever.´ (Al-i İmran, 146)
8. Aşçılığı

Lezzetli yemekler, kuşkusuz erkeklerin zayıf noktasıdır.´Erkeğin kalbine giden yol, midesinden geçer´ diye bir de atasözü vardır. Peygamber aleyhisselamın eşlerinden birinin çok iyi yemek yaptığı ve Aişe radıyallahu anha´nın bu yüzden onu kıskandığını da biliyoruz.


9. Rızık Konusundaki Kanaatkarlığı

Hiçbir erkek, kocasının ne kadar az bir geliri olduğundan ya da arkadaşlarının ne kadar zengin olduğundan yakınan bir eşi olsun istemez. İyi bir mü´mine, kendisine bahşettiği nimetlerden ötürü Allah´a şükreden ve eşine kendisine sunduğu imkanlardan ötürü minnettar olan bir kadındır.

Ebu Hureyre radıyallahu anh´den rivayet edildiğine göre, Nebi sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur:

“Gerçek zenginlik; mal çokluğu değil, gönül tokluğudur.” (Sahih-i Buhari ve Müslim)


10. Görgüsü/Edebi

Görgülü bir kadın, Allah subhanehu ve teala´nın bir nimetidir. Konuşması erdemlidir, insanlara nazikçe muamelede bulunur. Büyüklerine karşı terbiyeli, küçüklerine karşı şefkatli ve yaşıtlarına karşı iyi bir tutum içerisindedir.

Abdullah b. Amr´dan rivayet edildiğine göre Rasulullah sallahu aleyhi ve selem şöyle buyurdu:

“Sizin en hayırlı olanlarınız, ahlak bakımından en güzel olanlarınızdır.” (Sahih-i Buhari ve Müslim)

suffagah