Âhiret inancımız odur ki, insanlar kıyamet koptuktan sonra tekrar diriltilip mahşer yerinde toplanarak hesaba çekilecekler. Önce, ömrü boyunca, yaptığı iyi-kötü bütün fiillerinin yazılı olduğu amel defterleri herkesin eline verilecek.
Kendi yaptıklarını okuyan herkes, zaten akıbetini anlayacak ama, buna rağmen "insan başıboş yaratıldığını mı zannediyor?" buyuran Rabbi tarafından ayrıca hesaba da çekilecek.
Niceleri bir de bakacak ki, kendince gizli yaptığı ve hiç kimsenin görmediği zannettiği bütün günahlar, hiç eksiksiz kaydedilmiş...
"Keşke bu kitap bana hiç verilmeseydi" diyecek ama artık iş işten geçmiş olacak. Herkes,
İman edip etmediğinin, ibâdetlerini tam yapıp yapmadığının, Yeryüzünde fitne çıkarıp çıkarmadığının ve iyi-kötü her türlü hareketinin hesabını verecek.
Sorgu ve suâle muhatap olmadan doğrudan cennete girenler olacağı gibi, hiç sorgu-suale tabî olmadan doğrudan cehenneme sevkedilenler de olacak.
Müslümanlar, melekler tarafından karşılanıp cennete alınacaklar, tek bir peygamberi dahi kabul etmemiş olan kâfirler de hor, hakir, sefil, perişan ve sonsuz bir pişmanlık İçinde cehenneme sevk edilecekler...
Ancak, iman ve inanç sahibi, fakat günahkâr olan Müslümanlar da günahları nisbetinde azap çekmek üzere, geçici olarak cehenneme atılacaklar.
Sonuçta, insanların kimi cennete kimi de cehenneme girecek...
Cehennem, binbir türlü sıkıntı, işkence ve azabın olduğu yer...
Cennetse her türlü İyilik; güzellik, rahatlık ve nimetin bulunduğu bir mekan...
Cehennem ateşler diyarı, cennetse nimetler hazinesidir.
Tatmadan önce, cehennem azabının şiddetini ve cennetin güzelliklerini anlamak mümkün değildir.
İkisi de ancak tatmakla anlaşılacaktır.
Yani, dünyaya artık geri dönüşün mümkün olmadığı zaman.
Evet!
Cennetin nimetleri gibi, cehennemin azabı da tadılacaktır.
Dünyadayken iman etmemiş olanlara, "İşte bu senin inkâr ettiğin cehennem ateşidir; tat bakalım" denilecektir.
Kâfirler gerçekleri görüp, "Eyvaah! Meğer peygamberlerin ve Müslümanların söyledikleri gerçekmiş. Yâ Rabbi! Bizi dünyaya tekrar gönder de sana iman ve ibâdet edelim" diyecekler ama, istekleri asla yerine getirilmeyecektir.
Onlara;.
"Siz, şimdi gitmek istediğiniz o yerden/dünyadan gelmiyor musunuz?" denilecek.
Değerli okuyucularımız,
Hepimiz biliyoruz ki, iman da ibadet de bu dünyada yerine getirilmelidir.
Getirilmelidir ki, insanlar o sayede cennete girebilsinler.
Cennette imansız hiçbir kimse bulunmayacağı gibi, -günahının cezasını çekip çıktıktan sonra- cehennemde de imanlı hiçbir kimse kalmayacaktır.
Cehennemdeki son imanlı kimse de çıktıktan sonra, cehennemin kapıları bir daha sonsuz olarak açılmamak üzere üst taraftan kapatılacaktır.
Ondan sonra,
Cennetlikler cennette ebedî,
Cehennemlikler cehennemde ebedî olacaklardır.
Biz insanlar, bu dünayaya imtihan için gönderildik.
Rabbimiz hayatı da ölümü de yaratmış, ömrümüz içinde hem dikkatimizi ölüm ve ölüm sonrası hayata çekmiş hem de bu imtihan dünyasında bize imkân vermiştir.
Konuşması vahiyden ibaret olan sevgili Peygamberimiz (a.s.),
"Dünya âhiretin tarlasıdır" buyuruyorlar.
O halde,
Ebedî saadet de,
Ebedî felâket de bu dünyada kazanılacaktır.
Dünya ekme, âhiret biçme yeridir.
İbâdet ve imtihan sahası sadece dünya olduğu için, cenetteki Müslümanlar ibâdet etmekle vazifeli olmayacaklardır.
Cennette sadece iki ibâdet bulunacaktır:
îman ve nikâh...
Onun için,
a) Cennette imansız kimse bulunmayacaktır.
b) Cennette nikâhlı hayat, aile hayatı olacaktır. Bazılarının söylediği gibi, nikah sadece bir akitten/anlaşmadan ibaret değildir.
Nikah hem bir akit hem ae bir ibâdettir.
Peygamberimiz Aleyhisselam, "Nikah benim sünnetimdir" buyurduklarına göre, nikah bir akit olmanın yanında elbette bir ibâdettir de.
(Cennette aile hayatının olmadığını söyleyenlerin sözler gerçekleri yansıtmamaktadır. Kur'an'a zıt olan bu iddiaya cevap, ayrı bir yazı konusudur.)
Ayetlerin, cennette evlilik ve aile hayatının olacağını haber vermesine rağmen, aksini iddia etmek, anlaşılmayan bir keyfiyettir.
Bu iddia sahiplerinin, -afedersiniz- "Cennette sex olayı yoktur" diyerek, İslâmî literatürde olmayan ve aynı zamanda fuhuş için de kullanılan "sex" kelimesini kullanmaları da üzüntü verecek başka bir husustur.
(Onlardan hikâyeten kullanmak zorunda olduğum bu kelime için özür diliyorum.)
Cennetteki insanlar tüysüz-müysüz, yani kılsız olacaklardır.
İnsan vücudunun süs ve zineti olan kaş, kirpik ve saçlar dışında, cennetliklerin vücutlarında kıl olmayacaktır.
Cennette, sakallı sadece bir zat olacaktır; o da insanlığın babası Hz. Adem...
•
Değerli okuyucular. Ramazan'ın arefesinde, dünyanın "Bir imtihan yeri" olduğunu ve ölüm sonrasını beraberce yeniden düşünelim istedim; o kadar..
Ali Eren
Gazeteci - Yazar
11 Kasım 2001
ALLAH razı olsun sızden
YanıtlaSil