Ey iman edenler! kendilerine daha evvel kitap verilen ve bu
Kutsal Kitapların içeriğini değiştirdikleri için sapıtan Hristiyan, Yahudi veya
bunlara benzeyen herhangi bir gruba uyarsanız imanınızdan sonra sizi yeniden
kâfir yaparlar!” (Ali
İmran100)
İlahi mesajlarına ne zaman uyacağız? Ölüp, Ahiretin gümrük kapısı
kabre girince mi?
Onlar, bizim bayramlarımızı, Hicri Yılbaşımızı, Cuma’mızı,
giysilerimizi sevmezken bize ne oluyor ki onların Yılbaşılarını, bayramlarını
ve tatillerini severek kutluyoruz! Modalarını severek giyiyoruz.
“Dini kumar” manasına
gelen Milli Piyango’nun kumar biletini almak için severek sıraya giren
milyonlarca gafil müminler topluluğu ne zaman tövbe edecek?! Devlet bu haram
yolla kazancı ne zaman yasaklayacak!?
Milletimizin menfaati için yapılmakta olan Boğaz köprüsü, tren
ve karayolları inşasında kesilen ağaçlar için kuduran yeşilci çevreler
neredeler!! Noel Papa’ları adına katledilen milyonlarca çam ağaçları için Gezi
parklarında niçin eylem yapmıyorlar!
Hristiyan Âleminin Yılbaşını halkımıza sevdirerek kutlatmak için Medyamızda ki utanç verici yüz karası Noel reklamları tam
bir Hristiyanlık propagandasına dönüştü!
Haçlılar adına sinsi planlı bir Misyonerlik reklamı! Üç paralık
dünya için bu ne rezalet?!
Noel Baba kim? Kimin babası? ‘’Türk’ün atası’’ gibi uydurulan
bir sahte isim! Bembeyaz uzun çakma sakalıyla ve hediye dağıtan sevimli rolüyle
çocuklarımıza sevdirilmek istenen ve Hz. İsa (a.s) gibi istismar edilen bir
şahsiyet!!
Tabii ki bizim İmamlarımız, bizim Müftülerimiz ve bizim
âlimlerimiz hâlâ sakalsız ve bıyıksız Peygamberin mihrabında ve kürsüsünde
oldukça Yılanbaşı Noel Papalar meydanlarda cirit atmağa devam edecekler!
Doğum yılımızdan ölüm yılımıza, harflerimizden tatil günlerimize
kadar halkı Müslüman Ülkeler işgal altındayken Müslüman cemaat, tarikat, sivil
ve siyasi toplumların hâlâ birleşme zamanı gelmedi mi?
İçki, kumar, faiz, domuz eti ve zina gibi haramları haram kılmak
için gönderilen bir Peygamberin doğumunu içkiyle, zinayla yılanbaşınaçevirecek kadar saptırtılan Hristiyan Haçlı âleminin karşısında
yek vücut olup güçlü bir Türkiye oluşturma zamanı gelmedi mi?
Günde 40 defa okuduğumuz Fatiha Suresindeki “Allah’ım! Bizi, Sapıtmış Hristiyan ve Lanetlenmiş Yahudiler
gibi dalalete ve gazabına uğramışların yoluna değil, İslam ile nimetlendirdiğin
Enbiya ve evliyanın yolunda yürüyenlerden eyle” dua ve temennilerini ne zaman doya doya yaşayacağız?
Ahiretin büyük buluşma ve duruşma gününde mi?
“Onların yanında olmakla izzet mi arıyorsunuz! İzzet ancak Allah’ın
yanındadır.” Yani
izzetli olmak İslam İlkelerine dönmekle ve yaşamakla mümkündür
Yılbaşını, yılanbaşına çevirenlerin eğlence ve kutlamalarına
boykot eden izzet ve onur sahibi Müslüman kardeşlerime selam olsun!
YENİAKİT / Şefki Yılmaz
YILBAŞI NEYİMİZ OLUR...RAMAZAN BAYRAMIMIZ MI?
KANDİLİMİZ Mİ? KURBAN BAYRAMIMIZ MI?
Kutlamaların folklorik unsurlarından olan Noel Baba ve çam ağacı süslemelerinin Hıristiyanlığa sonradan girmiştir.
Kutlamaların folklorik unsurlarından olan Noel Baba ve çam ağacı süslemelerinin Hıristiyanlığa sonradan girmiştir.
Bu kutlamaları dinsel ve kültürel değerlerimize aykırı birtakım adet ve geleneklerle birlikte düzenlemek, kesinlikle doğru değildir.
Noel Baba: Memleketimize, herhalde, Beyoğlu'ndan giren, Haliç'i atlayarak Fatih'lere, Aksaray'lara, sonra Rumeli'ye ve Boğaz'ı aşarak önce Kadıköy'lere, Moda'lara ve sonra Üsküdar'lara ve oradan Anadolu'ya geçen bu bunak, neyimiz olur: Babamız mı, dedemiz mi, amcamız mı, yoksa Avrupalılıktan pîrimiz mi?
İstanbul'un Tepebaşı'ndan Adana'nın Tepebağı'na kadar her yeri bilen, her yere uğrayan bu moruk kimdir,necidir?
Bir resmine bakarsanız Havarîlere, öteki resmine bakarsanız Rasputin'e benzeyen bu iskambil papazı, aramızda nenin nesidir?... Bunu merak etmediniz mi?
Siz bırakın da ben söyleyeyim onun kim olduğunu:
O, Haçlı Seferleri'nden kalma bir kılınç artığıdır.O zaman silâhla giremediği yerlere, şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve sevgiler toplayarak girebiliyor.
O, evimize girerken eşeğini kapımızın halkasına bağlayan bir Piyer Lermit'tir...
Kardeşlerini Mukaddes Savaş'a hazırlamaktan geliyor.
O, adıyla sanıyla bir misyonerdir ki, kılığını değiştirmiş... Ve bizi avlamaya, kucağında getirdiği oyuncaklarla en can alıcı noktamızdan çocuklarımızdan başlamıştır.Bu cömertliğinin karşılığını istemeyecek mi sanıyorsunuz, fedâkarlığının sebebini düşünmediniz mi?
Bırakın, onun hakkından ben gelirim: İşte sakalını çekince gördünüz... Sakalı elimde kaldı ve altından Lücifer(şeytan)çıktı. Bilirsiniz ki, câsuslar da kıyâfetlerini ekseriyâ değiştirirler. Bu, mezar beğenmeyen hortlağa ya mezarını gösterin,yahut bırakın:Haç'ın da çarmıha gereyim onu.
Tehlikeyi sezer de kendiliğinden gitmeye kalkarsa çıkarken ceplerini yoklamayı unutmayınız: Muhakkak, bir şeyinizi çalmıştır.
Şu adis-i şeriflerifi
unutmayalım ; Bir kişi diğer bir kişinin ameline, yoluna ve adetine razı
olursa, muhakkak ki o onlardandır.* buyurmuşlardır. (Kenzül Ummal 9/10)
İbn-i Ömer (r.a) teşebbüh hakkında şöyle buyururlar: *Bir kimse müşriklerin arzına ev bina edip, onların bayramlarına katılmak suretiyle onlara benzerse, o kimse kıyamet günü onlarla beraber haşrolunur.* (Feyzül Kadir 104)
İbn-i Ömer (r.a) teşebbüh hakkında şöyle buyururlar: *Bir kimse müşriklerin arzına ev bina edip, onların bayramlarına katılmak suretiyle onlara benzerse, o kimse kıyamet günü onlarla beraber haşrolunur.* (Feyzül Kadir 104)
NEDİR BU NOEL
VE KİMDİR BU NOEL BABA?
Hazret-i Îsâ’nın doğum günü olduğu iddia edilerek 25 Aralıkta kutlanan
Hıristiyan yortusu (bayramı). Lâtincede doğumla ilgili olan anlamına gelen bu
yortuyu, bir kısım Hıristiyanlar 6 Ocakta kutlamaktadır.
Hazret-i Îsâ’nın doğumundan çok önce güneşe tapan putperestler, tanrı saydıkları Güneş’in her gün biraz daha erken kendilerini terk etmesine üzülürlerdi. 25 Aralıkta günler tekrar uzamaya başlayınca, Güneş’in kendileriyle kalmaya râzı olduğuna sevinerek kutlamalar yaparlardı. Bu kutlamalar sırasında dans, içki, ışıklandırma, yaparlardı. Ayrıca hindi kesme, domuz başı, kaz kızartması yemeyi de gelenek hâline getirmişlerdi. Bir de aralarında çeşitli hediyeler verirlerdi. Ayrıca güneşe tapan ve kurtarıcı tanrılarının kış başlangıcında doğduğuna inanan diğer putperest milletler de vardı. Bunlar da Julian takvimine göre kış başlangıcı olarak kabul edilen 25 Aralıkta özel kutlama törenleri yaparlardı.
Hazret-i Îsâ’nın doğum günü kesin olarak bilinmediği için ilk Hıristiyanların hazret-i Îsâ’nın doğumu için kutladıkları özel bir gün yoktu. Bu sırada Roma İmparatorluğunun her yerinde güneşe ve putlara tapılıyordu. Roma İmparatoru Büyük Konstantin, putperestken mîlâdın 313. senesinde Hıristiyanlığı kabul etti. Putperestlikten birçok şeyleri de Hıristiyanlığa soktu. Güneş tanrısının doğum günü kabul edilen 25 Aralığı yılbaşı kabul etti. Îsâ aleyhisselâmın kurtarıcı tanrı olduğuna inanan Hıristiyanlar da, hazret-i Îsâ’nın 25 Aralıkta doğduğunu kabul ettiler.Sonunda bu geceyi Mîlad ve Noel olarak her sene kutlamaya başladılar.
Efsânevî Hıristiyan inanışına göre; mîlâdî 4. yüzyılda (M. 350 yıllarında) Anadolu’da Myra (bugünkü Demre-Antalya) yöresinde yaşamış olan Aziz Nikolaos adındaki Hıristiyan azizi, Roma İmparatoru Konstantin’in rüyâsına girdi ve îdâma mahkum edilen üç subayı kurtardı. Bu olaydan sonra ünü gittikçe yayılan Nikolaos, zamanla Rusya ve Yunanistan gibi ülkelerin, hayır kurumlarının, loncaların, çocukların, denizcilerin ve bâzı şehirlerin koruyucu azizi olarak benimsendi. Adına Avrupa’da pekçok kilise yapıldı. Çocuklara özel armağanlar getirdiğine inanılan ve Noel Baba olarak anılmaya başlayan Aziz Nikolaos efsânevî bir kişiliğe büründü.
Aziz Nikolaos’un Noel Baba hâline sokulması ilk önce Almanya’da görüldü. Bu efsânevî gelenek zamanla Protestan kiliselerin çoğunlukta olduğu Avrupa ülkelerinde yayıldı. Sonra ABD’nin New York şehrine gelip yerleşen Hollandalı Protestanların Aziz Nikolaos’u iyiliksever bir kimse olarak anmaları da çok sevilmesine yol açtı. Ayrıca ABD ve İngiltere’de kutlanan çocuk bayramlarında da yer verilmeye başlandı. Geleneksel âile ve çocuk bayramı olarak kutlanan Noel yortusunun koruyucusu olarak kabul edildi.
Noel Baba’nın şişman, neşeli, kırmızı ve beyaz piskoposluk giysileri içindeki tasvirleri Amerikalılar tarafından gündeme getirildi. Noel Baba olarak bilinen Aya Nikola (Aziz Nikolaos)nın bâzan yalnız, bâzan yardımcısıyla ata binerek, bâzan da sekiz ren geyiğinin çektiği arabasıyla evlerin damlarında dolaştığı efsânesi yaygınlaştı.
Noel Baba yortusu daha ziyâde mîlâdî senenin Aralık ayının 24. gününün gecesi kabul edilmiştir. Bununla berâber 24 Aralık ile 6 Ocak arasında olduğunu kabul eden Hıristiyanlar da vardır. Ermeni kiliseleri hiçbir zaman Noel’i kabul etmeyip, hazret-i Îsâ’nın doğumunu hep 6 Ocakta kutlamayı sürdürdüler.
Efsânevî inanış doğrultusunda Noel Baba yortusunu kutlayan Hıristiyanlar bu kutlamalar sırasında, ışık ve çeşitli maddelerle yaprak dökmeyen ağaçları süslerler. Bu da umûmiyetle çam ağacıydı. Bu âdet, eski Mısırlıların, Çinlilerin, Yahûdîlerin ve putperest milletlerin yaprak dökmeyen ağaçları ölümsüzlük simgesi saymalarından kaynaklanmaktadır. Günümüzdeki Noel gelenekleri arasındaki ağaç süslemesinin Almanya’nın batı tarafında ortaçağda hüküm sürmüş olan eski putperestlikten alındığı rivâyeti hâkimdir.
Noel Baba bayramının (yortusunun) safsata ve efsâne olduğu İngiliz Durkan Başpiskoposu Dr. David Jenkis’in 21 Aralık 1993 Milliyet, 24 Aralık 1993 Türkiyegazetelerinde çıkan beyânâtında; İncil’de geçen Noel’le ilgili sözlerin birer peri masalı ve efsâne olduğu açıklandı. Dr. David’in bu sözlerini diğer ünlü İngiliz din adamlarından St. Albans Başpiskoposu John Taylor, Anglikan Çevre Bakanı John Gummer; “Kilisenin öğrettikleri çok açık. Dünyâdaki milyonlarca insan, İncil’deki masallarla uyutulmaya çalışılıyor.” sözleriyle desteklediler. Bugün Çin’de, Hollanda’da ve İngiltere’de Noel Baba ile kutlamalar ve reklamlar yasaklanmıştır (1993).
Hazret-i Îsâ’nın doğumundan çok önce güneşe tapan putperestler, tanrı saydıkları Güneş’in her gün biraz daha erken kendilerini terk etmesine üzülürlerdi. 25 Aralıkta günler tekrar uzamaya başlayınca, Güneş’in kendileriyle kalmaya râzı olduğuna sevinerek kutlamalar yaparlardı. Bu kutlamalar sırasında dans, içki, ışıklandırma, yaparlardı. Ayrıca hindi kesme, domuz başı, kaz kızartması yemeyi de gelenek hâline getirmişlerdi. Bir de aralarında çeşitli hediyeler verirlerdi. Ayrıca güneşe tapan ve kurtarıcı tanrılarının kış başlangıcında doğduğuna inanan diğer putperest milletler de vardı. Bunlar da Julian takvimine göre kış başlangıcı olarak kabul edilen 25 Aralıkta özel kutlama törenleri yaparlardı.
Hazret-i Îsâ’nın doğum günü kesin olarak bilinmediği için ilk Hıristiyanların hazret-i Îsâ’nın doğumu için kutladıkları özel bir gün yoktu. Bu sırada Roma İmparatorluğunun her yerinde güneşe ve putlara tapılıyordu. Roma İmparatoru Büyük Konstantin, putperestken mîlâdın 313. senesinde Hıristiyanlığı kabul etti. Putperestlikten birçok şeyleri de Hıristiyanlığa soktu. Güneş tanrısının doğum günü kabul edilen 25 Aralığı yılbaşı kabul etti. Îsâ aleyhisselâmın kurtarıcı tanrı olduğuna inanan Hıristiyanlar da, hazret-i Îsâ’nın 25 Aralıkta doğduğunu kabul ettiler.Sonunda bu geceyi Mîlad ve Noel olarak her sene kutlamaya başladılar.
Efsânevî Hıristiyan inanışına göre; mîlâdî 4. yüzyılda (M. 350 yıllarında) Anadolu’da Myra (bugünkü Demre-Antalya) yöresinde yaşamış olan Aziz Nikolaos adındaki Hıristiyan azizi, Roma İmparatoru Konstantin’in rüyâsına girdi ve îdâma mahkum edilen üç subayı kurtardı. Bu olaydan sonra ünü gittikçe yayılan Nikolaos, zamanla Rusya ve Yunanistan gibi ülkelerin, hayır kurumlarının, loncaların, çocukların, denizcilerin ve bâzı şehirlerin koruyucu azizi olarak benimsendi. Adına Avrupa’da pekçok kilise yapıldı. Çocuklara özel armağanlar getirdiğine inanılan ve Noel Baba olarak anılmaya başlayan Aziz Nikolaos efsânevî bir kişiliğe büründü.
Aziz Nikolaos’un Noel Baba hâline sokulması ilk önce Almanya’da görüldü. Bu efsânevî gelenek zamanla Protestan kiliselerin çoğunlukta olduğu Avrupa ülkelerinde yayıldı. Sonra ABD’nin New York şehrine gelip yerleşen Hollandalı Protestanların Aziz Nikolaos’u iyiliksever bir kimse olarak anmaları da çok sevilmesine yol açtı. Ayrıca ABD ve İngiltere’de kutlanan çocuk bayramlarında da yer verilmeye başlandı. Geleneksel âile ve çocuk bayramı olarak kutlanan Noel yortusunun koruyucusu olarak kabul edildi.
Noel Baba’nın şişman, neşeli, kırmızı ve beyaz piskoposluk giysileri içindeki tasvirleri Amerikalılar tarafından gündeme getirildi. Noel Baba olarak bilinen Aya Nikola (Aziz Nikolaos)nın bâzan yalnız, bâzan yardımcısıyla ata binerek, bâzan da sekiz ren geyiğinin çektiği arabasıyla evlerin damlarında dolaştığı efsânesi yaygınlaştı.
Noel Baba yortusu daha ziyâde mîlâdî senenin Aralık ayının 24. gününün gecesi kabul edilmiştir. Bununla berâber 24 Aralık ile 6 Ocak arasında olduğunu kabul eden Hıristiyanlar da vardır. Ermeni kiliseleri hiçbir zaman Noel’i kabul etmeyip, hazret-i Îsâ’nın doğumunu hep 6 Ocakta kutlamayı sürdürdüler.
Efsânevî inanış doğrultusunda Noel Baba yortusunu kutlayan Hıristiyanlar bu kutlamalar sırasında, ışık ve çeşitli maddelerle yaprak dökmeyen ağaçları süslerler. Bu da umûmiyetle çam ağacıydı. Bu âdet, eski Mısırlıların, Çinlilerin, Yahûdîlerin ve putperest milletlerin yaprak dökmeyen ağaçları ölümsüzlük simgesi saymalarından kaynaklanmaktadır. Günümüzdeki Noel gelenekleri arasındaki ağaç süslemesinin Almanya’nın batı tarafında ortaçağda hüküm sürmüş olan eski putperestlikten alındığı rivâyeti hâkimdir.
Noel Baba bayramının (yortusunun) safsata ve efsâne olduğu İngiliz Durkan Başpiskoposu Dr. David Jenkis’in 21 Aralık 1993 Milliyet, 24 Aralık 1993 Türkiyegazetelerinde çıkan beyânâtında; İncil’de geçen Noel’le ilgili sözlerin birer peri masalı ve efsâne olduğu açıklandı. Dr. David’in bu sözlerini diğer ünlü İngiliz din adamlarından St. Albans Başpiskoposu John Taylor, Anglikan Çevre Bakanı John Gummer; “Kilisenin öğrettikleri çok açık. Dünyâdaki milyonlarca insan, İncil’deki masallarla uyutulmaya çalışılıyor.” sözleriyle desteklediler. Bugün Çin’de, Hollanda’da ve İngiltere’de Noel Baba ile kutlamalar ve reklamlar yasaklanmıştır (1993).
New York Üniversitesinde târih profesörü olan Waelangi Ferguson diyor
ki:“Hıristiyanların yortuları putperest yortularıyla aynı târihlere rastlar
Meselâ Noel târihi İran ve Roma’da güneş tanrısı Mitharas’ın doğum târihiydi.
Ayrıca bu târih çok eskiden beri putperest dünyâsında önemli bir yortu
günüydü.”
Kudüs civârında dünyâya gelen hazret-i Îsâ’nın doğumu hakkında, o zamânın edip ve münevverlerinin eserlerinde hiçbir bilgiye rastlanmamaktadır. En küçük vak’aları bile yazanRoma târihçilerinin, hazret-i Îsâ gibi büyük peygamber hakkında derin bir sükûnet göstermesi ayrıca dikkate şâyândır. Yunanca, İbrânice eser yazanlar da, aynı lâkaydlik ve ilgisizlik içindedirler.
Hıristiyanların mukaddes kitabı bugünkü İncil, bir tâne değildir. Bütün İncil’lerde hazret-i Îsâ’nın hangi gün doğduğuna dâir en küçük bir bilgi de yoktur. Doğduğu sene hakkında ise kapalı, tahminler yapılacak mâlumâtlar vardır. İncil’in birinde hazret-i Îsâ’nın Yahûdî kralı Büyük Herodos’un zamânında doğdunu yazıyor. Roma kaynakları ise bu kralın mîlâddan önce öldüğünü bildiriyor. İki İncil’de ise hiçbir kayıt yoktur.
Mîlâdî târih 6. yüzyıla kadar hiç kullanılmadı. Mîladdan sonra 525 târihinde Denys adında bir râhip, ilk defâ mîlâdî târihi kullandı. Târihçiler uzun müddet ya Roma’nın kuruluşunu, yâhut dünyânın kuruluşu olarak Tevrat’ta tahmin edilen târihi, başlangıç yaptılar. On sekizinci asra kadar eser yazanlar böyle hareket ettiler. Sarbon Üniversitesi profesörlerinden Gungnebert hazret-i Îsâ’nın mîlâdî târihinde doğduğu kesin olmadığı gibi on beş sene önce veya sonra doğduğu da ispat edilemez diyor. Doğum senesi tahmin edilemeyince doğduğu gün elbette hesaplanamaz.
Eflâtun’un, Îsâ aleyhisselâm zamânında yaşadığı bâzı İslâm kaynaklarında belirtilmektedir. Avrupa kitaplarında ise Eflâtun’un mîlâttan yâni Îsâ aleyhisselâmın dünyâya gelmelerinden 347 sene önce öldüğü yazılıdır. Mîlâdî sene kat’î olmayıp günü ve senesi şüpheli olup, yanlıştır. Büyük âlim İmâm-ı Rabbânî rahmetullahi aleyh ve Burhan-ı Katı’ lugat kitabının bildirdiklerine göre, Îsâ aleyhisselâm ile Peygamberimiz arasındaki zaman, bin seneden az değildir.
Îsâ aleyhisselâmın doğum günü belli olmayınca noelin mânâsı efsâneden öteye gidememektedir.
İslâmiyette, güneş yılının ayları içinde sayılı bir mübârek gün yoktur. Meselâ, Martın yirminci Neyruz veya Nevruz denilen gün ve Mayısın altıncı Hıdrellez günü ve Eylülün yirminci Mihrican günü, bâzı ülkelerde mübârek sayılır. Bu günlerin Müslümanlıkta bir değeri yoktur.Noel günü ve gecesi de böyledir.
İslâmiyet, Müslümanların, îmânlarında ve ibâdetlerinde Müslüman olmayanlara benzemelerini, onları taklit etmelerini ve onların dinlerinin ve ibâdetlerinin alâmeti olan şeyleri yapmayı ve kullanmayı yasak etmiştir. İslâm dîninde, kâfirlerden her kavmin, her memleketin âdeti olarak yaptıkları ve kullandıkları şeylerden, haram olmayıp, insanlara faydalı olanları yapmak ve kullanmak günah değildir. Pantolon, gömlek ve çeşitli ayakkabı giymek, çatal kaşık kullanmak, yemeği masada yemek ve herkesin önüne tabaklar içinde koymak, ekmeği bıçakla dilimlere ayırmak, çeşitli eşyâ ve âletleri, binek vâsıtalarını kullanmak hep âdete bağlı şeyler olup, İslâmiyet bunlara izin vermiştir. Bunları kullanmak, İslâmiyetin yasak etmediği, günah saymadığı hususlardır. Nitekim, Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem papazlara mahsus olan ayakkabıyı kullanmıştır.
Hindûların bayram günlerine ve ateşe tapınanların kutsal günlerine ve Hıristiyanların Noel gecelerine ve diğer paskalyalarına hürmet etmek ve o zamanlarda, onların âdetlerini, onlar gibi yapmak, bu günleri Müslüman bayramı zannederek, onlar gibi birbirine hediye göndermek, eşyâlarını ve sofralarını, onların yaptığı gibi süslemek, o geceleri başka gecelerden ayırt etmek büyük günah olur.
Allahü teâlâ, Yûsuf sûresi 106. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruyor ki: “Biz Allahü teâlânın varlığına, birliğine, her şeyi yaratan O olduğuna inandık, Müslüman olduk diyenlerin çoğu, başkalarına ibâdet ve itâat ederek ve daha birçok hareket ve sözleriyle, müşrik oluyorlar.”
Mâide sûresi 51. âyet-i kerîmede ise; “Ey îmân edenler! Yahûdîleri ve Nasrânîleri (Hıristiyanları) dost edinmeyin. Zîra onlar birbirlerinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar (yaşayış, örf-âdet, kutlama yönünden dost tutanlar) onlardandır. Şüphesiz zâlimler topluluğuna Allahü teâlâ yol göstermez.” buyrulmaktadır.
Kudüs civârında dünyâya gelen hazret-i Îsâ’nın doğumu hakkında, o zamânın edip ve münevverlerinin eserlerinde hiçbir bilgiye rastlanmamaktadır. En küçük vak’aları bile yazanRoma târihçilerinin, hazret-i Îsâ gibi büyük peygamber hakkında derin bir sükûnet göstermesi ayrıca dikkate şâyândır. Yunanca, İbrânice eser yazanlar da, aynı lâkaydlik ve ilgisizlik içindedirler.
Hıristiyanların mukaddes kitabı bugünkü İncil, bir tâne değildir. Bütün İncil’lerde hazret-i Îsâ’nın hangi gün doğduğuna dâir en küçük bir bilgi de yoktur. Doğduğu sene hakkında ise kapalı, tahminler yapılacak mâlumâtlar vardır. İncil’in birinde hazret-i Îsâ’nın Yahûdî kralı Büyük Herodos’un zamânında doğdunu yazıyor. Roma kaynakları ise bu kralın mîlâddan önce öldüğünü bildiriyor. İki İncil’de ise hiçbir kayıt yoktur.
Mîlâdî târih 6. yüzyıla kadar hiç kullanılmadı. Mîladdan sonra 525 târihinde Denys adında bir râhip, ilk defâ mîlâdî târihi kullandı. Târihçiler uzun müddet ya Roma’nın kuruluşunu, yâhut dünyânın kuruluşu olarak Tevrat’ta tahmin edilen târihi, başlangıç yaptılar. On sekizinci asra kadar eser yazanlar böyle hareket ettiler. Sarbon Üniversitesi profesörlerinden Gungnebert hazret-i Îsâ’nın mîlâdî târihinde doğduğu kesin olmadığı gibi on beş sene önce veya sonra doğduğu da ispat edilemez diyor. Doğum senesi tahmin edilemeyince doğduğu gün elbette hesaplanamaz.
Eflâtun’un, Îsâ aleyhisselâm zamânında yaşadığı bâzı İslâm kaynaklarında belirtilmektedir. Avrupa kitaplarında ise Eflâtun’un mîlâttan yâni Îsâ aleyhisselâmın dünyâya gelmelerinden 347 sene önce öldüğü yazılıdır. Mîlâdî sene kat’î olmayıp günü ve senesi şüpheli olup, yanlıştır. Büyük âlim İmâm-ı Rabbânî rahmetullahi aleyh ve Burhan-ı Katı’ lugat kitabının bildirdiklerine göre, Îsâ aleyhisselâm ile Peygamberimiz arasındaki zaman, bin seneden az değildir.
Îsâ aleyhisselâmın doğum günü belli olmayınca noelin mânâsı efsâneden öteye gidememektedir.
İslâmiyette, güneş yılının ayları içinde sayılı bir mübârek gün yoktur. Meselâ, Martın yirminci Neyruz veya Nevruz denilen gün ve Mayısın altıncı Hıdrellez günü ve Eylülün yirminci Mihrican günü, bâzı ülkelerde mübârek sayılır. Bu günlerin Müslümanlıkta bir değeri yoktur.Noel günü ve gecesi de böyledir.
İslâmiyet, Müslümanların, îmânlarında ve ibâdetlerinde Müslüman olmayanlara benzemelerini, onları taklit etmelerini ve onların dinlerinin ve ibâdetlerinin alâmeti olan şeyleri yapmayı ve kullanmayı yasak etmiştir. İslâm dîninde, kâfirlerden her kavmin, her memleketin âdeti olarak yaptıkları ve kullandıkları şeylerden, haram olmayıp, insanlara faydalı olanları yapmak ve kullanmak günah değildir. Pantolon, gömlek ve çeşitli ayakkabı giymek, çatal kaşık kullanmak, yemeği masada yemek ve herkesin önüne tabaklar içinde koymak, ekmeği bıçakla dilimlere ayırmak, çeşitli eşyâ ve âletleri, binek vâsıtalarını kullanmak hep âdete bağlı şeyler olup, İslâmiyet bunlara izin vermiştir. Bunları kullanmak, İslâmiyetin yasak etmediği, günah saymadığı hususlardır. Nitekim, Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem papazlara mahsus olan ayakkabıyı kullanmıştır.
Hindûların bayram günlerine ve ateşe tapınanların kutsal günlerine ve Hıristiyanların Noel gecelerine ve diğer paskalyalarına hürmet etmek ve o zamanlarda, onların âdetlerini, onlar gibi yapmak, bu günleri Müslüman bayramı zannederek, onlar gibi birbirine hediye göndermek, eşyâlarını ve sofralarını, onların yaptığı gibi süslemek, o geceleri başka gecelerden ayırt etmek büyük günah olur.
Allahü teâlâ, Yûsuf sûresi 106. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruyor ki: “Biz Allahü teâlânın varlığına, birliğine, her şeyi yaratan O olduğuna inandık, Müslüman olduk diyenlerin çoğu, başkalarına ibâdet ve itâat ederek ve daha birçok hareket ve sözleriyle, müşrik oluyorlar.”
Mâide sûresi 51. âyet-i kerîmede ise; “Ey îmân edenler! Yahûdîleri ve Nasrânîleri (Hıristiyanları) dost edinmeyin. Zîra onlar birbirlerinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar (yaşayış, örf-âdet, kutlama yönünden dost tutanlar) onlardandır. Şüphesiz zâlimler topluluğuna Allahü teâlâ yol göstermez.” buyrulmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder