3 ÇOCUK TOPLAM NÜFUSU DENGEDE TUTAR : Dünyanın en önemli varlığı insandır. Ülkelerin en değerli varlığı ise nitelikli ve eğitilmiş insandır. Avrupa’da yaşanmakta olan problemlerin büyük bir kısmı genç nüfuslarının azalmasından kaynaklanıyor.
Neslin devamı için çocukların sayısının ortalama üç olması gerekmekte.
Güçlü bir ekonomi ve Müslüman bir nesil için doğum kontrolü uygulaması yanlış tır ve Türkiye’nin geleceği için donanımlı bir genç nesle ihtiyaç vardır.
Ekonomik kalkınma ve Müslüman bir nesil için Güçlü bir ekonomi ve Müslüman bir nesil için doğum kontrolü uygulaması yanlış tır ve Türkiye’nin geleceği için donanımlı bir genç nesle ihtiyaç vardır.
SERT NÜFUS PLANLAMASI PETROL KUYULARINA BETON DÖKMEK GİBİ BİR ANLAM İFADE EDER
Fransa ve ABD toplumunda çok çocuklu ailelerin sayılarının yükselmekte,
Birçok gelişmiş ülke genç nüfusun öneminin farkında, bizim de bu konuda bilinçli hareket etmemiz gerekir. Ülkemizde tabii kaynaklarımız sınırlı, ülkemizi, nitelikli insan kaynağımızla, nüfusumuzla zenginleştirerek kalkındırabiliriz
Nüfusu dengede tutmak için azaltmaya yol açan engelleri ve zihniyeti ortadan kaldırmalıyız.
ÇOCUK SAHİBİ OLMAMAK EKONOMİK SEBEBLERDEN DOLAYI YAPILIRSA HARAM
Doğum kontrolünün İslami ve fıkhi açıdan kabul edilemez
Peygamber Efendimiz, ‘Evleniniz çoğalınız. Ben sizin neslinizden iftihar ederim’ diyor.Bu sözleri görmezden gelerek geçim sıkıntısı veya başka nedenlerden dolayı doğum kontrolüne yönelmek caiz değildir.
Her çocuk kendi rızkıyla doğar ve öyle yaşar. Ekonomik endişelerden dolayı doğum kontrolü yapmak haramdır. İslami değerlerin dünyada hâkim kılınabilmesi için, Müslüman genç neslin sayısının artması gerekmektedir. Bizim görevimiz; yeni neslin dinine, milletine sahip çıkacak bir noktaya gelmesine projeler geliştirerek destek olmaktır .
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan :
Bu ülkede yıllarca doğum kontrolü ihaneti yaptılar ve neslimizi kurutma yoluna gittiler .
Sözlerine destek veren vekiller ve STK temsilcileri, ekonomik kalkınma ve Müslüman bir nesil için Güçlü bir ekonomi ve Müslüman bir nesil için doğum kontrolü uygulaması yanlış tır ve Türkiye’nin geleceği için donanımlı bir genç nesle ihtiyaç vardır.
“3 ÇOCUK TOPLAM NÜFUSU DENGEDE TUTAR”
Yeni Akit’e konuşan AK Parti Antalya Milletvekili Sadık Badak, “Dünyanın en önemli varlığı insandır. Ülkelerin en değerli varlığı ise nitelikli ve eğitilmiş insandır. Avrupa’da yaşanmakta olan problemlerin büyük bir kısmı genç nüfuslarının azalmasından kaynaklanıyor. Bizim nüfusumuzda da son yıllarda böyle bir tehlike baş göstermeye başladı. Övünmekte olduğumuz genç nüfusun, doğum oranının düşmüş olması nedeni ile giderek azalacağı öngörülüyor. Yapılan istatistikler üç çocuğun toplum nüfusu dengede tuttuğunu gösteriyor. Nüfusumuzu artırmak istiyorsak, üçten fazla çocuk konusunda toplumun duyarlı olması lazım” dedi.
“PETROL KUYULARINA BETON DÖKMEK GİBİ”
Fransa ve ABD toplumunda çok çocuklu ailelerin sayılarının yükseldiğini söyleyen Badak, “Birçok gelişmiş ülke genç nüfusun öneminin farkında, bizim de bu konuda bilinçli hareket etmemiz gerekir. Ülkemizde tabii kaynaklarımız sınırlı, ülkemizi, nitelikli insan kaynağımızla, nüfusumuzla zenginleştirerek kalkındırabiliriz. Bu sebeple nüfusu dengede tutmak için azaltmaya yol açan engelleri ve zihniyeti ortadan kaldırmalıyız. Doğal kaynakları yetersiz olan bütün ülkelerde sert nüfus planlamaları ülkelerin gelecekteki zenginlik kaynaklarını yok etmektedir. Sert nüfus planlaması petrol kuyularına beton dökmek gibi bir anlam ifade eder” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ İÇİN ÜÇ ÇOCUK ŞART”
AK Parti Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir konu ile ilgili olarak, nüfus planlaması, doğum kontrolü adı altında Türkiye’nin genç nüfusa sahip olmasının engellenmeye çalışıldığını söyleyerek, “Türkiye’nin dinamikleri daha fazla nüfusu barındırabilecek kapasiteye sahip. Ülkemizde yer altı kaynaklarının sınırlı olmasından dolayı genç nüfusun verimine ihtiyaç duyuyoruz. Türkiye’deki kalkınma hamlesinde genç nüfus çok önemli bir yer tutmaktadır. Avrupa ve dünya yaşlanmakta, biz bu düzenin dışına çıkmak istiyoruz. Neslin devamı için çocukların sayısının ortalama üç olması gerekmekte. Bizim düşüncelerimiz 1-2 yıllık değil, 40-50 yıllık bir süreyi kapsamakta. Cumhurbaşkanımızın sözlerini bu noktada sahipleniyoruz. Genç nüfusumuzun artmasıyla ülkemizin diğer milletlerden daha müreffeh, daha kalkınmış bir konuma kavuşacağını düşünüyorum” diye konuştu.
“AİLELERE ÇOCUK YAPIN TELKİNİ”
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Prof. Dr. Seçil Özkan da “Nüfus bilimcileri nüfusu dengede tutmak için ailelerin en az iki çocuğa sahip olması gerektiğini söylüyor. Ülkemizde genç nüfusun azalmakta olduğunu bilmekteyiz. Bu bağlamda ailelere herhangi bir kısıtlamada bulunmadan, sağlık çerçevesinde bakabilecekleri kadar çocuk yapmaları telkininde bulunuyoruz. Kadınların psikolojik açıdan yıpranmamaları için 2 yıl ara vermeleri kaydıyla, ekonomik imkânları ölçüsünde, ailelerin diledikleri kadar çocuk yapmalarının uygun olduğu düşüncesindeyiz” şeklinde konuştu.
“EKONOMİK SEBEBLERDEN DOLAYI YAPILIRSA HARAM”
Doğum kontrolünün dini boyutunu aktaran Din-Bir-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak ise, doğum kontrolünün İslami ve fıkhi açıdan kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, “Peygamber Efendimiz, ‘Evleniniz çoğalınız. Ben sizin neslinizden iftihar ederim’ diyor.Bu sözleri görmezden gelerek geçim sıkıntısı veya başka nedenlerden dolayı doğum kontrolüne yönelmek caiz değildir. Her çocuk kendi rızkıyla doğar ve öyle yaşar. Ekonomik endişelerden dolayı doğum kontrolü yapmak haramdır. İslami değerlerin dünyada hâkim kılınabilmesi için, Müslüman genç neslin sayısının artması gerekmektedir. Bizim görevimiz; yeni neslin dinine, milletine sahip çıkacak bir noktaya gelmesine projeler geliştirerek destek olmaktır” dedi.
Doğum kontrolü Batı taklitçiliğinin sonucuydu
Doğum kontrolü ülkemize Avrupa ve ABD telkinleri ile gelmiş ve yerleşmiştir. Bu millete en ileri hedef olarak Batı’yı (önce Avrupa, daha sonraki yıllarda ABD) gösterenler, kurtuluşun Batı’da olduğunu olmazsa olmaz ilk şart olarak sunanlar Batı’dan kulaklarına üflenen her şeyi tartışmasız gerekli ve doğru kabul ettiler. Bu sebeple de doğum kontrol vasıtalarının niçin ülkemize Avrupa ve özellikle de ABD tarafından ücretsiz gönderildiği üzerinde hiç düşünmediler, yargılamadılar.
Çünkü ülkemizde sağcısı ve solcusu ile kendilerini aydın sanan kişiler ve siyasi partiler kulaklarına üflenen “Bakabileceğiniz kadar çocuk yapın” sözlerine öylesine inandılar ki, bunun için yurt çapında kalkınmanın ilk şartı olarak kabul ettikleri doğum kontrolü (nüfus artışının düşürülmesi) kampanyaları yürüttüler. Bu kampanyalarda yabancılarda gönüllü olarak yer aldılar.
Sözün özü insanımızı kısırlaştırmaya giden yolun ilk adımı doğum kontrolü olarak atıldı. İkinci adımda ise buna bir de sezaryenle doğum eklendi. Çünkü ilk doğumunu sezaryenle yapan hanımların doğum sayısı genellikle ikide kalıyordu. Böylece doğum kontrolü kesinleşmiş oluyordu.
Bu hatırlatmanın ardından mesleğe ilk başladığım 1970’li yılların başlarında Sağlık Bakanlığı’nın hazırlayıp doğum kontrolünü yaygınlaştırmak maksadıyla bastırdığı uzun süre dağıttığı bir broşür elime geçmişti. Bu 16 sayfalık broşürün bir yerinde üzeri boyanarak kapatılmış bir yer dikkatimi çekmiş, yaptığım inceleme sonucu burada spiral denen rahme yerleştirilen doğum kontrol aletlerinin kansere yol açtığı yazıyordu.
Ne var ki, buranın üzeri karalanarak dağıtımı sürdürülüyordu. O zaman bunu çalıştığım gazetede rahme yerleştirilen aletlerin kansere sebep olduğunu manşete çekmiştim. Ne var ki, buna rağmen kimse tınmadı, kadınlarımızın sağlığını tehdit eden bu uygulamadan vazgeçilmedi, bekli de geçilemedi… Çünkü Batı ne söylerse doğru, ne yaparsa haklı anlayışının azat kabul etmez köleleri sağcı ya da solcusu ile dönüşümlü olarak iktidara geliyorlardı.
Durup dururken doğum kontrolüne gelmiş değilim.
Durup dururken doğum kontrolüne gelmiş değilim.
Doğum kontrolüne de hep karşı oldum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu ülkede yıllarca doğum kontrolü ihaneti yaptılar” sözleri beni geçmişe götürdü. Doğru kimden gelirse sahip çıkmak gerektiği anlayışı ile bu konuya girdim.
Ancak, Cumhurbaşkanı’nın doğum kontrolünü ihanet olarak nitelendirdiğini haberin yer aldığı gazetelerde ”AB Türkiye için stratejik hedef” sözleri de yer alıyordu. Bir yandan Batı’nın ülkemizde sergilediği yüzlerce ihanetin bir tanesini dile getiriyor, öbür yandan bu ihanetleri telkin eden, hatta dayatanlar stratejik hedef olarak gösteriliyor ki, belli ki doğum kontrolüne karşı çıkılırken Batı hayranlığından kurtulabilmiş değil.
Batı’nın Türkiye’ye dayattığı tek yanlış uygulama sadece doğum kontrolü de değildir. Bunun yanında özellikle ekonomik çıkarları uğruna insanımızın beslenme alışkanlıkları bile değiştirilmiş, kendi ürettiğimiz tereyağının yerini onların margarinleri almıştır… Bu bakımdan eğer AB stratejik hedef ise onlara bezememizi sağlayan uygulamaları da gönüllü olarak kabul etmek durumunda olduğumuz unutulmamalıdır. Daha aralarına almadan her alanda Avrupalıya benzemeye çalışmıyor muyuz?
Abdülkadir Özkan
Batı’da doğurganlık ortalamasının düştüğünü belirten nüfus bilimciler, Avrupa Birliği’nin 501 milyon olan nüfusunun, 2050 yılına kadar yaklaşık 454 milyona düşeceği ve kişi sayısında yüzde 18’lik bir azalmanın olacağını öngörüyor. Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri bu tablodan dolayı çocuk teşviki konusunda büyük adımlar atıyor, ailelere teşvik üstüne teşvik veriyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni evlenen çiftlere “üç çocuk” tavsiyesi, güçlü Türkiye istemeyenleri rahatsız ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarına tepki gösterenler, bu konuda Avrupa ülkelerinin teşviklerini ise görmezden geliyor. Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri nüfus sayısını artırmak için adeta seferber oldu. Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri azalan genç nüfusu artırmak için çocuk sahibi olan ailelere dikkat çekici teşvikler veriyor.
AVRUPA GİDEREK YAŞLANIYOR
Avrupa Birliği’nde doğurganlık ortalaması aile bazında 1,59’luk seviyelerde. Nüfus bilimciler, Avrupa Birliği’nin 501 milyon olan nüfusunun, 2050 yılına kadar yaklaşık 454 milyona düşeceği ve kişi sayısında yüzde 18’lik bir azalmanın olacağını öngörüyor. Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri bu tablodan dolayı çocuk teşviki konusunda büyük adımlar atıyor, ailelere her türlü destek sağlanıyor. Türkiye’de ise doğurganlık oranı giderek düşüyor. Uzmanlar Türkiye’nin nüfusunun gelecekte sorun yaşamaması için her ailenin 3 çocuk sahibi olması gerektiğini ortaya koyuyor.
AVRUPA ÇOCUK İÇİN SEFERBER OLDU
Avrupa Birliği ülkelerinde doğum oranlarının düşük olmasından dolayı ailelere verilen teşvikler dikkat çekici boyutlara ulaştı. Avrupa Birliği’nin kişi başına düşen milli gelir oranı en yüksek ülkelerinden birisi olan İsveç’te 1,5 olan doğurganlık hızını 1,7 çocuğa çekmek için kadınlara 15 ay ücretli doğum izni veriliyor. Çek Cumhuriyeti yardımları iki katına çıkarırken, Danimarka, İsveç, Finlandiya ve Hollanda’da erkekler için tanınan izin süresi 10 haftaya kadar çıkıyor.
İŞTE ÇOCUK İÇİN VERİLEN TEŞVİKLER
Nüfus artış hızının çok daha vahim olduğu bazı Avrupa ülkelerinde ise verilen teşvikler aileleri zengin edecek türden. İşte bu ülkelerden bazıları;
İNGİLTERE - İngiltere Hükümeti, ilk çocuk için 84 Sterlin, sonrasında doğan çocuklar için da aylık 55 Sterlin veriyor. Ayrıca eğitimine devam eden çocuklar bu yardımdan üniversiteye kadar faydalanabiliyor. 3 çocuğu olan bir İngiliz ailesi yıllık 7 bin Sterlin civarında devletten yardım alabiliyor.
ALMANYA - Almanya, doğan her bebeğe 25 yaşına kadar bakıyor. İlk iki çocuk için 184 Euro yardım yapan ülke, üçüncü çocukta bu fiyatı 190 Euro’ya çıkarıyor. Üç çocuktan fazlası için ise her bir çocuğa aylık 215 Euro veriliyor.
FRANSA - Ailelere eğitim ve konut yardımında bulunan Fransızlar, zengin veya fakir ayrımı yapmadan tek çocuk için 320, iki çocuk için 430, 3 çocuk için 540 Euro aylık destek veriyor.
İSPANYA - Ortalama doğurganlık oranı 1,3’ün altına inen İspanya, doğum yapan kadınlara 2500 Euro destek sağlıyor.
RUSYA - Rusya’nın nüfusu her yıl 700 bin kişi azalıyor. Bu sorunu gören Rusya Hükümeti, vatandaşlarını çocuk yapmaya teşvik etmek için her doğuma 6 bin dolar veriyor.
DANİMARKA - Danimarka, Hollanda ve Finlandiya, doğum için annelere izin vermenin yanı sıra babalara da 2,5 ay izin veriyor.
GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ - Kıbrıs’ta nüfus üstünlüğünü korumak isteyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, ikinci çocuktan sonraki her çocuk için 10 bin dolar civarında yardımda bulunuyor.
KİLİSELER DE DESTEKLİYOR
Avrupa’da çok çocuklu aileler devletin yanısıra Kiliseler tarafından da destekleniyor.
AVRUPA GİDEREK YAŞLANIYOR
Avrupa Birliği’nde doğurganlık ortalaması aile bazında 1,59’luk seviyelerde. Nüfus bilimciler, Avrupa Birliği’nin 501 milyon olan nüfusunun, 2050 yılına kadar yaklaşık 454 milyona düşeceği ve kişi sayısında yüzde 18’lik bir azalmanın olacağını öngörüyor. Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri bu tablodan dolayı çocuk teşviki konusunda büyük adımlar atıyor, ailelere her türlü destek sağlanıyor. Türkiye’de ise doğurganlık oranı giderek düşüyor. Uzmanlar Türkiye’nin nüfusunun gelecekte sorun yaşamaması için her ailenin 3 çocuk sahibi olması gerektiğini ortaya koyuyor.
AVRUPA ÇOCUK İÇİN SEFERBER OLDU
Avrupa Birliği ülkelerinde doğum oranlarının düşük olmasından dolayı ailelere verilen teşvikler dikkat çekici boyutlara ulaştı. Avrupa Birliği’nin kişi başına düşen milli gelir oranı en yüksek ülkelerinden birisi olan İsveç’te 1,5 olan doğurganlık hızını 1,7 çocuğa çekmek için kadınlara 15 ay ücretli doğum izni veriliyor. Çek Cumhuriyeti yardımları iki katına çıkarırken, Danimarka, İsveç, Finlandiya ve Hollanda’da erkekler için tanınan izin süresi 10 haftaya kadar çıkıyor.
İŞTE ÇOCUK İÇİN VERİLEN TEŞVİKLER
Nüfus artış hızının çok daha vahim olduğu bazı Avrupa ülkelerinde ise verilen teşvikler aileleri zengin edecek türden. İşte bu ülkelerden bazıları;
İNGİLTERE - İngiltere Hükümeti, ilk çocuk için 84 Sterlin, sonrasında doğan çocuklar için da aylık 55 Sterlin veriyor. Ayrıca eğitimine devam eden çocuklar bu yardımdan üniversiteye kadar faydalanabiliyor. 3 çocuğu olan bir İngiliz ailesi yıllık 7 bin Sterlin civarında devletten yardım alabiliyor.
ALMANYA - Almanya, doğan her bebeğe 25 yaşına kadar bakıyor. İlk iki çocuk için 184 Euro yardım yapan ülke, üçüncü çocukta bu fiyatı 190 Euro’ya çıkarıyor. Üç çocuktan fazlası için ise her bir çocuğa aylık 215 Euro veriliyor.
FRANSA - Ailelere eğitim ve konut yardımında bulunan Fransızlar, zengin veya fakir ayrımı yapmadan tek çocuk için 320, iki çocuk için 430, 3 çocuk için 540 Euro aylık destek veriyor.
İSPANYA - Ortalama doğurganlık oranı 1,3’ün altına inen İspanya, doğum yapan kadınlara 2500 Euro destek sağlıyor.
RUSYA - Rusya’nın nüfusu her yıl 700 bin kişi azalıyor. Bu sorunu gören Rusya Hükümeti, vatandaşlarını çocuk yapmaya teşvik etmek için her doğuma 6 bin dolar veriyor.
DANİMARKA - Danimarka, Hollanda ve Finlandiya, doğum için annelere izin vermenin yanı sıra babalara da 2,5 ay izin veriyor.
GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ - Kıbrıs’ta nüfus üstünlüğünü korumak isteyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, ikinci çocuktan sonraki her çocuk için 10 bin dolar civarında yardımda bulunuyor.
KİLİSELER DE DESTEKLİYOR
Avrupa’da çok çocuklu aileler devletin yanısıra Kiliseler tarafından da destekleniyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder