Kadının kadına, erkeğin erkeğe avret yeri neresidir?
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki: İnsanların,
birbirine görünmesi ve bakması dört türlüdür:
1- Erkeğin kadına,
2- Kadının erkeğe,
3- Erkeğin erkeğe,
4- Kadının kadına bakmasıdır.
Erkeğin kadına bakması da dörde ayrılır:
1- Erkeğin yabancı hür kadına,
2- Kendi hanımına,
3- Kendi cariyesine,
4- Bakması caiz olan 18 akrabasına ve başkasının cariyesine
bakması.
Erkeklerin yabancı kadının yüzünden ve avuçlarının içinden
ve dışından başka yerine bakmaları dört mezhepte de haramdır. Kızların
yüzlerine şehvetle bakmaları da haramdır. İktidardan düşmüş yaşlı ve hadım
edilmiş olan erkeklerin de, kadınlara bakması haramdır.
Kendi hanımına tepeden tırnağa kadar bakması ve hanımının
ona bakması caizdir.
Erkeğin erkeğe, yalnız göbekle diz arasına bakması
haramdır.
Erkeğin avret mahalli, üç mezhepte, göbekle diz arasıdır.
Hanefî’de diz avrettir. Göbek avret değildir. Şâfiî’de göbek avrettir, diz
avret değildir. Mâlikî’de her ikisi de avret değildir. Hanbelî ve Mâlikî’nin
bir rivayetinde, erkeğin yalnız seveteyni avrettir. (Mizan-ül-kübra) [Seveteyn,
ön ve arka avret yerine denir.]
Erkek, nikâhla alması ebedî, sonsuz haram olan on sekiz
kadının başına, yüzüne, gerdanına, kollarına, dizden aşağı bacağına, şehvetten
eminse bakabilir. Göğüslerine, koltuk ve böğürlerine, uyluk ve dizlerine ve
sırtına bakamaz.
(S. Ebediyye)
AMELLER, NİYETE BAĞLIDIR :Niyetimiz, Ehl-i sünnet
âlimlerinin bildirdiği şekilde, Allahü teâlânın dinini doğru olarak yaymak,
Onun kullarına iyilik etmektir.
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dinimizde esas olan, niyettir. Güzel ve doğru niyet şarttır.
Müminin niyeti, amelinden önce gelir. Peygamber efendimiz, (Allahü teâlâ, sizin
şeklinize, görünüşünüze ve mallarınıza değil, kalblerinize yani amellerinizi ne
niyetle yaptığınıza bakar) buyuruyor. Demek ki, Allahü teâlâ, insanın yeni,
temiz elbisesine, hayrat ve hasenatına, malına, rütbesine bakarak değil,
bunları ne maksatla, ne niyetle yaptığına bakarak, sevab veya azap verir.
Herkesin kalbini, niyetini Allah bilir. İcraat, niyetin
ifadesidir. Bizim niyetimiz, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği şekilde,
Allahü teâlânın dinini doğru olarak yaymak, Onun kullarına iyilik etmektir. Din
büyüklerimiz, (Yâ Rabbi, bizi niyetimize ve ihlâsımıza bağışla! Amellerimize
değil) diye dua ederlerdi. Amellerimiz çok bozuk ve kusurlu, ama inşallah
niyetimiz ile ihlâsımız düzgündür. Allahü teâlâ, bir güzel niyet sebebiyle,
kusurlu amellere rağmen başarı ihsan eder.
Peygamber efendimiz, (Bütün ameller, niyete bağlıdır)
buyuruyor. Dinin aslı budur. Çünkü Allahü teâlânın âhirette soracağı şey, (Bunu
niçin yaptın?) sorusudur. Gayesiz insan hiçbir yere gidemez. İnsanın gayesi
evine gitmekse, rastgele köprüden geçmez, doğruca evine gitmek ister.
Dolayısıyla, herkesin kalbinde bir niyet yatar. O niyet de iki türlü olur. Ya
Allah için, ya nefsi için, yani dünya için… Dünya da haram ve mekruhlar
demektir. Allah rızası için yaparsa mubah bile olsa her işten sevab kazanır.
Nefsi için ise, ömür boyu felaketlere düçar olur.
Bir iyi niyet, bütün dünya hayatını âhiretlik yapar. Bir
bozuk niyet de, bütün ibadetleri dünyalık yapar. Sonunda hepsi sıfır olur.
Niyet iyi olursa, iyilikler önümüze açılır. Eğer niyet kötü
olursa, başımıza kötülük gelecektir. Bir iş ne kadar düzgün yapılırsa yapılsın,
eğer niyet bozuksa, o iş bozuktur.
Büyüklerimiz, (Oğlum okula, üniversiteye giderken nasıl
niyet etmeli?) diye soranlara şöyle cevap verirlerdi:
(“Yâ Rabbi, şu maksatla okuyorum: Birincisi, giyinmemizi
sağlayacak, namerde muhtaç olmayacak bir şekilde helâl para kazanmak ve bu
kazandığım parayla da, dinimizin emirlerine ve yasaklarına uymak. İkincisi,
dinimize hizmet edip, senin kullarına iyilik etmek” diye niyet etmelidir. Böyle
niyet edince, okul hayatı ve meslek hayatı boyunca, her nefesinde zikir sevabı
alır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder