Cinler, kızgın gaz kökenli bir varlık türüdür. Bu türün
atasının adı Cann'dır. Âdem'den önce yaratılmış olup, kendisi ve soyu Allah'a
ibadetle, yani arzın yaratılış hikmetine uygun olan imar, ıslah ve ikmal
düzenini gerçekleştirmekle vazifelendirilmiştir.
Ancak, onlar bu vazifelerini
yerine getirmemişler, bozgunculuk yapmışlardır. Bunun üzerine, Yüce Allah
onların yerine insanların atası Âdem'i yaratacağını, arzın hâkimiyetini O'na ve
oğulları'na vereceğini, cinlerin yerine getirmedikleri vazifeleri onlara
yükleyeceğini meleklere ve cinlere bildirmiş, saldırmazlığı ve saygı duymayı
ifade etmek üzere O'na secde etmelerini emretmiştir.
Melekler ve ''İblis''adlı
cinden başka bütün cinler bu emre uymuşlardır. Arzın hâkimiyetinin kendi
soyunun elinden alınarak, aşağı kabul ettiği toprak kökenli Âdem'e ve
oğullarına verilmesini içine sindiremeyen İblis, kendi muhakeme ve hür
iradesine dayanarak bu emre uymamakta direnmiş, pişmanlık duymadığı ve özür
dilemediği için lanetlenmiştir. Ancak, mutlak âdalet'in gerçekleşmesi için,
Yüce Allah İblis'i helâk etmeyerek,insanların son bulmasına kadar O'na yaşama
ve Âdem'e olduğu gibi, oğullarına da düşmanlık etme fırsatını vermiştir.
Böylece, insanların nefisleri yanında, ikinci bir düşmanları daha ortaya
çıkmıştır.
1. Sinsi ve Yalancıdır.-(İbrahim Suresi, 22)
2. Azgın ve Kaypaktır.-(Hac Suresi, 3)
3. Gücü Yalnızca Çağırmaya Yeter.-(İbrahim Suresi, 22)
4. İyilikten ve Hayırdan Yana Hiçbir Yönü Yoktur.-(Nisa Suresi, 117)
5. İnsanlar Üzerindeki Etkisi Pisliktir.-(Enfal Suresi, 11)
6. İnsanların Şükretmelerini Engellemek İster.-(Araf Suresi, 17)
7. İnsanlara Korku Vermeye Çalışır.-(Al-i İmran Suresi, 175)
8. Müminlerin Arasını Bozmaya Çalışır.-(İsra Suresi, 53) (Maide Suresi, 91)
9. İnsanları, Sözde Onlara İyilik Yaptığına İkna Etmeye Çalışır.-(Araf Suresi, 20-21)
10. Allah’ın Adını Kullanarak Saptırmaya Çalışır.-(Fatır Suresi, 5-6)
11. Mü’minlerin Zamanla Yıpranmalarını İster.-(Al-i İmran Suresi ,155)
12. Yalan Vaadlerde Bulunur.-(İbrahim Suresi, 22)
13. Kuruntulara ve Kuşkulara Düşürmeye Çalışır.-(Nisa Suresi, 119-120)
14. Sapkın Amelleri Süslü ve Çekici Gösterir.-(Neml Suresi, 24)
15. Fakirlik Korkusu Vermeye Çalışır.-(Bakara Suresi, 268 )
16. Kibir Vermeye Çalışır.-(Sad Suresi, 74-75)
17. Gösteriş İçin İbadet Etmeye Teşvik Eder.-(Nisa Suresi, 38 )
18. Ayetlerden Uzaklaştırmaya Çalışır.-(Zuhruf Suresi, 36-37)
19. Unutkanlık ve Dalgınlık verir.-(Mücadele Suresi,19) (En’am Suresi, 68 ) (Kehf Suresi, 63)
20. Duygusallık Telkini Yapar.-(İsra Suresi, 64) (Mümtehine Suresi,1-3)
21. Detaylara Daldırır.-(Bakara Suresi, 67-71)
22. İsrafa Teşvik Eder.-(İsra Suresi, 26-27)
23. Gerçek şu, şeytan size düşmandır,öyleyse siz de onu düşman edinin.-(Fatır Suresi, 6)
2. Azgın ve Kaypaktır.-(Hac Suresi, 3)
3. Gücü Yalnızca Çağırmaya Yeter.-(İbrahim Suresi, 22)
4. İyilikten ve Hayırdan Yana Hiçbir Yönü Yoktur.-(Nisa Suresi, 117)
5. İnsanlar Üzerindeki Etkisi Pisliktir.-(Enfal Suresi, 11)
6. İnsanların Şükretmelerini Engellemek İster.-(Araf Suresi, 17)
7. İnsanlara Korku Vermeye Çalışır.-(Al-i İmran Suresi, 175)
8. Müminlerin Arasını Bozmaya Çalışır.-(İsra Suresi, 53) (Maide Suresi, 91)
9. İnsanları, Sözde Onlara İyilik Yaptığına İkna Etmeye Çalışır.-(Araf Suresi, 20-21)
10. Allah’ın Adını Kullanarak Saptırmaya Çalışır.-(Fatır Suresi, 5-6)
11. Mü’minlerin Zamanla Yıpranmalarını İster.-(Al-i İmran Suresi ,155)
12. Yalan Vaadlerde Bulunur.-(İbrahim Suresi, 22)
13. Kuruntulara ve Kuşkulara Düşürmeye Çalışır.-(Nisa Suresi, 119-120)
14. Sapkın Amelleri Süslü ve Çekici Gösterir.-(Neml Suresi, 24)
15. Fakirlik Korkusu Vermeye Çalışır.-(Bakara Suresi, 268 )
16. Kibir Vermeye Çalışır.-(Sad Suresi, 74-75)
17. Gösteriş İçin İbadet Etmeye Teşvik Eder.-(Nisa Suresi, 38 )
18. Ayetlerden Uzaklaştırmaya Çalışır.-(Zuhruf Suresi, 36-37)
19. Unutkanlık ve Dalgınlık verir.-(Mücadele Suresi,19) (En’am Suresi, 68 ) (Kehf Suresi, 63)
20. Duygusallık Telkini Yapar.-(İsra Suresi, 64) (Mümtehine Suresi,1-3)
21. Detaylara Daldırır.-(Bakara Suresi, 67-71)
22. İsrafa Teşvik Eder.-(İsra Suresi, 26-27)
23. Gerçek şu, şeytan size düşmandır,öyleyse siz de onu düşman edinin.-(Fatır Suresi, 6)
ŞEYTAN PUSUDAKİ DÜŞMAN. HİÇ VAZGEÇMEDİ, VAZGEÇMEYECEK.
Pusudaki
düşman, hemen herkesin hiç düşünmeden aklına gelen ilk şey: Şeytan! Çünkü
şeytan, görünmeyen, bilinmeyen ve insanların sürekli gözlerini boyayıp aldatan,
yollarına pusu kurup, saptırabileceği yerleri, konuları ve saptırma anını
gözetleyen ve kendisini çok iyi gizleyen, insanın baş ve ezeli düşmanıdır…
Hayat,
asla bir kumar değildir ama basit bir oyun yoluyla örnek verecek olursak
şeytan, elini ve kartlarını gizler; hiçbir zaman açık oynamaz. Oyunda sürekli
hile yapar ve fark edinceye kadar da insanı kayba sürükler, kendisi bir şey
kazanmasa da insanı kaybettirmekten zevk alır. Şeytanı tanımak, insanın onun
tuzaklarından ve oyunlarından haberdar olması demektir. Şeytanı bu şekilde
erken teşhis yöntemiyle tanıyan insan kısmen de olsa oyun ve hilelerinden
korunmuş olur. Bu amansız düşmanı tanımak için bu kitabı okumanız yeterli
olacaktır sanırım…
“Aman, sen de… Şimdi şeytan mı kaldı…
Artık herkes şeytan olmuş; şeytana ne gerek var…” gibi şeyler, şeytanın duymak
istediği, en harika sözlerdir. Doğrudur, insanlar da şeytanlaşmış olabilirler;
ancak bunlar da zaten şeytanın, insan boyutuna geçmiş olanlarıdır…
Kur’an-ı
Kerim’den edindiğimiz bilgiye göre, şeytanlar iki kısma ayrılıyor. Bir
boyutunda, cinlerden olan meşhur şeytan yani İblis ve çocukları, torunları ile
avenesi vardır. Çünkü İblis, mevcut bütün şeytanların ve şeytan soyunun
atasıdır. Diğer boyutta şeytanlaşmış insanlar vardır. Bu kesimi de, tutum ve
davranışlarında, fikir ve felsefesinde şeytana uyan veya ona tapan ve onu
kendisine lider kabul edip peşinden giden insanlar oluşturmaktadır. Çok açık
olarak peygamberlerin bile peşine takıldığı ifade edilen şeytandan korunmak ve
kurtulmak yine o peygamberlerin yolunu takip etmekle mümkün olacaktır.
Bu
konuda Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır:
“İşte böylece biz her peygambere insan
ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı
laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O hâlde, onları
iftiralarıyla baş başa bırak.”(En’âm, 6: 112)
Her
peygambere görevleri ve kendilerine tabi olanlara yol göstermeleri ve şeytana
karşı hazırlamaları bakımından musallat edilen ve bizim için de oldukça önemli
olan bu husus, asla atlanılmaması gereken bir husustur. Onlar zaten cennetle
müjdelemiş ve masumiyet perdesi altında korunmaktadırlar. İş bize düşüyor. Bize
de Kuranı Kerimde şu tavsiyede bulunulmaktadır:
“De ki: “Cinlerden ve insanlardan;
insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların
Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.”(Nas, 114: 1-6)
O
halde, bunu dilimizden düşürmeden okumalı ve sürekli şeytana insan ve cin
şeytanlarına ve onlardan gelebilecek zararlara ve tehlikelere karşı uyanık
olmalıyız.
Şeytan,
pusudaki düşmanımız olarak bizi, bizden çok iyi bilir ve tanır. Bize karşı
kullanabileceği bütün zaaf ve zayıf yönlerimizi, açıklarımızı çok iyi bilir.
Hiçbir zaman kendi gerçek kimliği ile karşımıza çıkmaz. Bazen öğrenci, bazen
hoca, bazen âlim, bazen zalim, bazen şeyh, bazen veli, bazen peygamber, bazen
usta, bazen çırak, bazen en tepede, bazen de en altta birini temsilen karşımıza
çıkabilir ama asla belli etmez. Siz onu fark edinceye kadar o, görevini yapar
ve işini bitirir. Son günlerde yaşadıklarımız da bundan başka bir şey değildir.
İşte bu yüzden şeytandan Allah’a sığınmalıyız.
Şeytan, genellikle işlerinde insanları
kullanır ve özellikle şımarmaya, kibirlenmeye, hükmetmeye veya sefih,
zaaflarına düşkün, serkeşliğe yatkın insanları kullanır. Kadın, para, makam,
şöhret, şehvet ve korku gibi duygular, en sevdikleri arasındadır. Keza, şirk,
zina, iftira, gıybet, suizan, bir türlü hata kabul etmeme ve karşı tarafı itham
etme ve ettirme en çok sevip başardığı konular arasındadır.
Her insanın bir seri zaafları vardır.
Kendisini eğitmiş olanların bile en azından birkaç tane zaafı vardır. Hatta bu
tür kimselerin en büyük zaafı, “şeytan bana yaklaşamaz veya biz o makamı çoktan
geçtik” gibi, mümine yakışmayan sözlerdir. Unutulmamalıdır ki, şeytanın en
büyük marifeti yani başardığı en güzel şey, kendisini inkâr ettirmek, yapılan
bir hata veya günahta payı olmadığını kabul ettirmektir. İşte böyle bir insanı
yakaladığı zaman seviyesi ne olursa olsun gözünün yaşına b akmaz, ona kancayı
takar. Bundan sonra onu istediği gibi kullanır. O zavallı da yaptıklarını doğru
sanır ve kendini hep haklı görür.
Şeytan, kadınları kullanmayı çok sever
ve onları oltasına yem olarak takıp istediğini kolayca avlar. Bu yüzden her
şeyi berbat eden bir yığın insan vardır. Keza parayı seven insanları çok kolay
kullanır ve o tür kimselere en küçükten en büyüğe manevi değeri olan her şeyi,
hatta ülkesini bile sattırır. Kabahat ve kusur kabul etmez, hatta bu işi,
onların kişisel hak ve özgürlükleri olduğunu bile savundurup, savundurarak
yapar. Makam ve şöhret ise şeytanın azgın ve kontrolsüz atları gibidir. Üzerine
biner ve malı olmayanları da kendisine mal ettirir. Kardeşlerini ve yakınlarını
bile ezer geçer de zerrece vicdanı sızlamaz; “ne yapıyorum ben?” demez,
dedirtmez.
Kısacası şeytan, her müminin en
yakınındaki sinsi düşmanıdır ve tamamen gizlenmiş olarak sürekli pusudadır.
İnsanın hemen kalbinde ve ele geçirdiği diğer organlarından herhangi birinde,
ağını kurup düşecek sinekleri, böcekleri bekleyen örümcekler gibi, tam 24 saat,
gözünü kırpmadan ağına düşecek hasta ruhlu, zaaflarına yenik düşebilecek
insanları bekler…
Dr.Arif Arslan
Kulları kıyamete kadar saptırmak için mühlet
istedi. Verildi. Yemin etti. Sağlarından, sollarından, önlerinden, arkalarından
yaklaştı. Günahı işleyen kuldu. Çünkü ona uydu. Huzurdan kovulmuş şeytan hiç
vazgeçmedi, vazgeçmeyecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder