11 Ağustos 2015 Salı

Süslüman erkekler : Sözgelimi; dindar erkek, kendi giyim tarzından alışkanlıklarına tüm yaşam biçimini modernizm lehine değiştirdiğini bile fark etmez. Kendini hâlâ 1980’lerin tutarlılık ve kararlılığında yaşayan takvalı bir mü’min zanneder.




Öncelikle bu yazıyı kaleme almamda kadın okurlardan gelen yoğun isteğin etkili olduğunu açıklamak zorunda hissediyorum kendimi. Bilinçaltı yorumcuları bunda, bir tür savunu veya kendimi koruma isteğimin etkili olduğunu iddia edebilirler.

Bilhassa erkek cephesinden gelebilecek taarruzlara karşı önceden alınmış/alınmak zorunda kalınmış bir tedbir olduğu vehmine de kapılırlarsa onları, bu düşüncelerinden dolayı anlayışla karşılayacağımı söyleyebilirim. Hiçbirinin, bu tür duygu dalgalanmaları için suçluluk hissetmesine gerek yok…

Süslüman suizan ederse, başlıklı yazımızdan sonra ulaşan çoğu okuyucu, bu kritiğin cenah erkekleri bağlamında da yapılmasını rica edince artık bu yazıyı yazmak bir vazifeye dönüşmüştü! Okurlarımız, öteki mahallenin dindar kadınlarla ilgili olumsuzlayıcı tutumlarını sorgulayan analizin bir de cenah erkekler için yapılmasını hararetle isteyince bize, buna boyun eğmek düştü…

Başörtülü kadınlar, iki yönden gelen eleştiri ve suçlamaların odağında bulunmaktan aşırı tepki verebiliyor. Kendini hiçbir tarafa beğendirememe, her daim eleştirilme, inandığı gibi yaşamak istemesinin bedelini ödeme gibi durumlarla karşılaşır olmasının bir tür abartılı refleksler doğurması da mümkün ve anlaşılır!

Aynı değerlere inandığı erkeklerin iş, eğitim ve sosyal hayatta kimliklerinin fark edilip cezalandırılması her zaman uzak bir ihtimal olmuştur. Oysa, başında; modeli, cinsi ne olursa olsun örtü taşıyan kadın, inancın referans alındığı bir düşünce sistemine sahip olduğunu göstermektedir. Bazılarının, siyasi simge diyerek gelenekten değil inançtan beslenen örtüyü kast ettiklerinden bu kadınların cezalandırılmaları da çok kolaydır.

Bir yandan İslami düşünce sistemine karşı olanların bu camiayı yıpratma çabası içinde başörtülü kadınlarda açık arayan bakış açısı; diğer yandan dindar erkeklerin sorgulamaları örtülü kadın için yıpratıcı bir etki oluşturur.

Mahalle erkeklerinin kendi hayatlarına dikkat etmek geçirmek yerine, başörtülü kadının hayatını gözden geçiren tutumu başörtülü kadında bıkkınlıkla birlikte savunma mekanizmasını da harekete geçirmekte gecikmez.

İslamcıların yaşam biçimindeki değişikliklerde de dindar erkekler sadece camia kadınlarını görür gibi bir tavır takınmışlardır.

Statü ve para kazanan dindar erkek, takvadan sekülerizme kayan yaşam biçimini gereklilik ve normal seyr olarak yorumlarken başörtülü kadındaki her değişikliği dikkatle takip etmiştir.

Sözgelimi; dindar erkek, kendi giyim tarzından alışkanlıklarına tüm yaşam biçimini modernizm lehine değiştirdiğini bile fark etmez. Kendini hâlâ 1980’lerin tutarlılık ve kararlılığında yaşayan takvalı bir mü’min zanneder.

Yaşadığı değişim, yavaş ve istenir olduğu için inancıyla çelişen hayat tarzını mantıksallığa büründürerek içselleştirir. Ancak, bu bakış açısını sadece dindar erkeklerle sınırlı tutar. Kadınlara gelince eski düzenek ve yaşam biçimini sürdürmesini, takva ehline uygun bir hayat tanzim etmesini bekler.

Dindar erkeği tek tip tek yaşam biçimine sahip olarak tanımlamak onlardan bir kısmına haksızlık etmek anlamına gelir. Dindarların İslamcılıktan muhafazakarlığa evrildikleri bir sosyolojik düzenekte muhalifliğini koruyan az sayıda erkek var kuşkusuz. Bu tip erkeklerin, dindar kadınları eleştirirken daha çok görüntüsel yargılarda bulunmalarına modern görünümlü erkeklerin katılması ise ilginç bir çelişki oluşturur.

Briyantinli saçları, dar, ve düşük bel pantolonları, slim fit kesim gömlek ve tişörtleri, şortlarıyla şekilsel olarak hiçbir şekilde tanımlayıcı veya belirleyici bir unsuru barındırmayan erkeklerin...

Sözde; dindar kimlikleri deşifre olmasın, her kesime aynı şekilde ulaşsınlar adına iş yerlerine frapan, abartılı cesarette giyinen genç kadınlar almaktan hiç de rahatsızlık duymazlar. En azından halkla ilişkiler uzmanı, müşteri temsilcisi veya asistanın bu görüntüye sahip olması tercih edilir.

Gayri meşru ilişki yasak olduğundan sözde nikahlarla eskort kızlarla birlikteliklerini vicdanlarında meşrulaştırmaya çalışanlarla, imam nikahlı gizli eşinin varlığını herkesten saklayanlar da ciddi bir yekun tutar.

Cebi para, sırtı koltuk görmüş bu zatı muhteremler, yaz geldiğinde bol yıldızlı tatil beldelerinde haşemalı eşlerinin yanında sonradan görme erkek pozisyonunda mini mayolarıyla arzı endam etmekten de hiç rahatsızlık duymazlar!

Elbiselerine, aksesuarlarına her ay kim bilir kaç ailenin geçinmesine yetecek kadar harcama yapan dindar erkeklerin sayısı da hiç az değildir.

İşte bu tür örneklerini sıklıkla görebileceğimiz bu erkekler, başörtülü kadınların yargılanmasına gelince kendilerini yıllar öncesinin dindar erkeği zannettiğinden olsa gerek heyecanlarını hiç yitirmezler. Oysa, İslamcılık köprüsünün altından çok sular akmış; ne İslamcı erkekler ne de İslamcı kadınlar eskisi gibidir artık…
MİLAT / Sabiha Doğan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder