“Şeytan Amerika” tabirini kullanıyoruz. Çünkü Amerika’nın insanlığa ve Müslümanlığa olan zararı, şeytanın zararından daha az değildir. Şeytan Amerika kendisine bağlı ve bağımlı terör örgütleriyle Müslümanları hizaya getirmeye çalışıyor.
Şeytan Amerika; zürriyet ve hürriyet düşmanı bir devlettir. İnsanların zürriyet ve hürriyetlerini teminat altına alan İslâm diniyle genelde insanların, özelde ise Müslümanların idare olunmalarına Şeytan Amerika asla ve kat’a müsaade etmez.
Amerika’nın yolu, sömürgeciliktir; talan ve yalandır. Çünkü Amerika, çapulcu bir devlettir. İslâm ise her türlü sömürgeciliğin yolunu kesen bir inkılâb-ı kebirdir. İslâm devlet olursa, İslâm’ın devleti olursa, Şeytan Amerika’nın sömürgeciliğine yol bulunmaz. Bunu bilen ve hesaba katan Amerika sadece ve sadece İslâm diniyle idare olunma talebi olan bütün Müslümanları imha etmeyi hedefine yerleştirmiş bulunmaktadır. Bunun için de İslâm topraklarını kullanıyor. Müslümanları Müslümanlara kırdırıyor. Müslüman kavim ve kabileleri birbirine düşman ediyor.
Müslümanların gafleti ve dalaleti yüzünden İslâm Coğrafyası Şeytan Amerika’nın Askeri Havaalanı’na dönüşmüş bulunmaktadır. Amerikan uçaklarının biri iniyor biri kalkıyor. Müslümanların coğrafyasında Müslümanların duyarsızlığı, mihmandarlığı sayesinde Amerikan conileri Müslümanları bombalıyorlar. “İslâm’a karşı İslâm” projesi, Şeytan Amerika’nın tuzağıdır. Bu tuzağa düşenler, kansız ve katilsiz çıkamazlar. Bu coğrafyada yaşayan Müslümanlar olarak düşünüyor ve soruyoruz: Suriye’de Firavunî bir düzen var mı? Şüphesiz var ve yürürlüktedir. Suriye’de bir Firavun var mı? Beşşar Esed denilen bir Firavun var ve her gün varil bombalarıyla Müslümanları öldürüyor. Amerika ve a’vaneleri neden ve niçin Milyonlarca insanı öldürmüş olan ve halen öldürmeye devam eden Beşşar Esed adındaki bu Firavun’a dokunmuyorlar? Şunu bilelim ki; Beşşar Esed, Batı’nın ortaya çıkardığı bir Firavun’dur. Şu anda Şeytan Amerika uçaklarıyla Beşşar Esed denilen Firavun’u koruyor ve kolluyor. Bunu görmemek ve duymamak için kör ve sağır olmak gerekir. Firavunlar, Firavunları vurmazlar. Firavunlar, Firavunların zulümlerini durdurmazlar. Hakiki küresel bir Firavun olan Amerika’ya umud bağlayanlar, bir ömür boyu ağlayacak olanlardır. Çünkü Amerika’ya umud bağlamak, hayatı zulümle dağlamaktır.
İslâm coğrafyası küresel katil şeytan Amerika ile imtihan olunuyor. Şeytan Amerika karşısında Müslümanca bir duruş ortaya koyamayanlar, kendilerine ve gelecek nesillerine ihanet edenlerdir. Şeytan Amerika İslâm coğrafyasında çok şey değiştirdi ve birçok kimse de Amerika ile değişti. Mesela 36 yıl boyunca “Kahrolsun Şeytan Amerika” diyerek halkını ayakta tutan İran devletinin yetkilileri, sonunda İmam Humeyni’nin kabrinde kemiklerini sızlatırcasına “Yaşasın Amerika” dönemini televizyon ekranlarında ilan etmekten çekinmemişlerdir.
“Devir tilkiyle plan yapan, kurtla avlanan, sonra da oturup koyunla ağıt yakanların devri olmuş.”
Bilindiği gibi, İran İmam Humeyni ölünceye kadar; “Amerika bir Şeytan-ı Ekber’dir. Amerika’yla uzlaşan, Şeytanla uzlaşmış olur” diyordu. Peki İran nasıl bu duruma geldi? Önce Afganistanlı Müslümanların Şeytan Amerika’ya karşı ortaya koydukları direniş ve daha sonra da Suriye’deki Müslümanların Firavunî düzene ve Suriyeli Firavun Beşşar Esed’e karşı başlatmış oldukları kıyam, İran Devleti’ni dünya Müslümanlarına tefsir etti. İran bir İslâm devleti değil, bir mezhep/şia devletidir. Amerika’nın İran’la uzlaşması da İran’ın bir İslâm devleti değil, bir mezhep devleti olduğunu tescil etmesinden sonraya tekabül etmektedir. İran Cumhurbaşkanı Ahmedi Nejat, “Eğer Afganistan’da biz Amerikalılara yardım etmeseydik, onlar Afganistan’a bile giremezlerdi” itirafını alenen açıkça söylemekten bile çekinmedi. ABD’nin eski Dışişleri Bakanı, Bilderberg’in daimî üyesi Henry Kissinger’ de; “İran bize destek vermese, biz iki hafta bile Irak ve Afganistan’da kalamayız” diyordu. Hakeza İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Seyit Muhammed Ali Abtahi şöyle diyordu: “İran desteği olmasaydı, ABD Irak veya Afganistan savaşını hayal dahi edemezdi.” Bizim buradaki konumuz İran’ın devlet yapısının tahlili değil, Şeytan Amerika’nın İslâm coğrafyasını nasıl değiştirdiği ve dönüştürdüğüdür. Dileğimiz; İran’ın bir mezhep devleti olmaktan vazgeçip bir İslâm devletine dönmesi ve dönüşmesidir.
YENİ AKİT / Mustafa Çelik