10 Eylül 2014 Çarşamba

Antisemitizm’in anayurdu batıdır : Müslümanların Müslüman kalarak Yahudi ve Hıristiyanları razı etmeleri mümkün değildir. Yahudi ve Hıristiyanların kendi dinlerinden farklı dinlere, dillere ve renklere asla tahammülleri yoktur.



Antisemitizm’in anayurdu batıdır(1)


YENİ AKİT - Mustafa Çelik


 Rabbimiz buyuruyor:
“Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.” Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır.” (Bakara Sûresi/ 120)
Müslümanları dinlerinden, imanlarından döndürüp kendileri gibi yapmak için işkence, baskı, talan, asimilasyon konusunda Yahudi ve Hıristiyanlar müşterek hareket ederler. Onların müştereki aslileri, Antisemitist olmalarıdır. Yahudi Terör Üssü İsrail, Filistinlileri soykırımdan geçirirken Hıristiyan küresel katil Amerika silah ve mühimmat yardımında  bulunuyor. Batı’da bu olayı seyrediyor, onaylıyor.
Batı, bir vahşetler yumağıdır. Batı, farklı dinleri, dilleri ve renkleri kabul etmeyen bir Firavun’dur. Kendisiyle ters düşen tüm unsurları ezen, sömüren, talan eden, katleden, olmadı bünyesinde eriten bir medeniyet anlayışına sahiptir. Bu medeniyete “Çağdaş Küresel İngiliz-Yahudi Medeniyeti” demek mümkündür. (Çağdaş Küresel Medeniyet/ Dr. Teoman Duralı) Sh: 13-25, İst/ 2013)  Amerika, İngiltere, Fransa, İsrail hegemonsa sonlandırılmadan, “Avrupa Birliği”, “Birleşmiş Milletler Teşkilatı”, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi” ve benzeri Batı değerlerine bağlı kurum ve kuruluşlar dağıtılmadan, lağvedilmeden dünyada insanlığa karşı gerçekleştirilen katliamlar, soykırımlar, talanlar, dayatmalar son bulmaz. Rusya ve Çin’in eliyle gerçekleştirilen katliamların, soykırımların son bulması da bunların dağıştılmalarına bağlıdır. Çünkü kâfirler tek millettir.

Osmanlı geleneğine bağlı hiçbir Müslüman antisemitizm yapmaz. 1492’de, İspanya’dan kovulan Yahudileri kabul eden Osmanlıların torunları olan bizler ne antisemitizm yaparız, ne de başka bir kavmi dininin, dilinin ve renginin farklılığından dolayı  toptan imha ederiz. Ancak gerçeklerin bilinmesinde de yarar vardır. Fatih Sultan Mehmed Han’ı, yalancıktan ihtida etmiş, Yakub ismini almış Yahudi doktor Maestro İacobo zehirleyip öldürmemiş miydi? Birinci dünya harbinde Yahudiler, Siyonist lejyonları kurarak Gelibolu’da ve Filistin cephesinde velinimetleri Türklere karşı savaşmamışlar mıydı? 1492’de dindaşlarını ve ırkdaşlarını Türkiye’ye kabul eden Müslümanlara vefa borçlarını böyle mi ödemişlerdir? Ziya Gökalp’ın yakın arkadaşı Yahudi Moiz Kohen, asıl adını gizleyen Tekin Alp ismiyle kitap yazıp, bunun bir bölümüne “Kahrolsun Şeriat!” başlığını koyarken Müslümanlara karşı Antisemitizm yapmıyor muydu? İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilerin diri diri yanmalarından kurtulmasını sağlayan Türkiyeli Müslümanlardır.  Kitablarına ihanet ederek, peygamberlerini katlederek insanlıktan çıkmış olan kavimlerin lügatlarında sadakat ve liyakat olmaz. Vicdanları delinmemiş, beyinleri satılmamış tarihçilerin şehadetiyle sabittir ki; şayet Osmanlı devleti olmasaydı, bugün yeryüzünde Yahudi ırkı diye bir şey kalmayacaktı.

Yahudileri yok etmeye çalışan Antisemitist Batının elinden Yahudilerin kurtarıcısı Osmanlı devleti olmuştur.


 Örneğin, 1683’deki İkinci Viyana gerilemesinden sonra Habsburglar’ın Sırbistan ve çevresini işgâlleriyle canlarını kurtarmak isteyen Yahudiler hemen güneye ve güvenli Osmanlı topraklarına bir daha çekildiler. Ukraynalı Bogdan Çmielniki askerlerine Yahudileri kılıçtan geçirme buyruğu verdiğinde, kendilerini kurtarabilenler hemen güneye Osmanlı toprağına indi. Napolyon Savaşlarını izleyen tutucu ve gerici Avrupa ortamından kaçan Yahudiler de gene Türklere sığındı ve iyi karşılık buldu. Balkanlar 1821’deki Yunan başkaldırmasıyla birlikte Türklerden ve öteki Müslümanlardan temizlenirken, birçok Yahudi de onlara katılarak geldiler. Birçoğu da Türklerle birlikte orada öldürüldüler. Bu kıyım Yunanistan’da başlayarak önce Ege adalarına, sonra Bulgaristan, Sırbistan ve Romanya’ya sıçradı. Ölenler Hıristiyan olmadığı için, bu gerçekler Batı’da bilinmiyor. Çarlık Rusyası Orta Asya’ya doğru ilerledikçe, önlerindeki Türkî Tatar Hanlıklarını ortadan kaldırır ve Türkmenleri baskı altına alırken, Yahudilere de benzer siyaset uyguladı. Britanya Osmanlı toprağı Mısır ile Kıbrıs’a ve Fransa da Afrika’nın kuzey-batısında Fas ile Osmanlı toprağı Tunus’a ve Cezayir’e el koyduktan sonra, oralardaki Yahudilerin önemli bölümü de gene elde kalan Osmanlı topraklarında çıkar yol aradılar. Birinci Balkan Savaşını (1912) Bulgaristan, Yunanistan ve Sırbistan’ın kazanmasıyla, Türklere sığınanlar arasında Yahudiler de vardı. Birinci Dünya Savaşının ilk yıllarında Doğu Anadolu’da görülen Rus ilerlemesi o yörelerdeki Yahudilerin de daha güvenli yerlere çekilmelerine yol açtı. Savaş sonunda Osmanlı başkenti İstanbul’u işgâl eden İngilizler, Fransızlar ve İtalyanlar Rusya’dan kaçıp gelerek Marmara Denizi çevresinde bulunan Yahudilerin durumlarını iyileştirmek için hiçbir şey yapmadılar.Osmanlı toplumu Avrupa’da baskıdan kaçan kişi ve türlü kümelerin de sığındıkları yer oldu. Macaristan, Polonya ve İsveç’ten kaçmak zorunda kalan yöneticiler ve siyaset adamları güvenliği Osmanlı devleti buldular. Osmanlı devleti, insanlığın son kurtuluş adasıydı. Batı  onu da yıktırdı.
Yahudileri soykırıma tabi tutan İslâm Âlemi değil, Batı Âlemidir. Yahudilere karşı düşmanca duygular besleyen ve Yahudilere karşı.ayırt edici tedbirler alınmasını isteyenlerin görüşü veya tutumu. Roma imparatorluğunda (İskenderiye’de Yahudi katliamı) antisemitizm, bir cezalandırma (İsa’nın çarmıha gerilişinin intikamını almak) ve önleyici tedbir olarak tasarlanmıştı (Hıristiyan inancını her türlü Yahudi sızmasından koruma). Ortaçağda Yahudiler aleyhine saçma söylentiler (meselâ Hıristiyan çocuklarının Yahudi âyinlerinde kurban edilmesi) dolaştı: Haçlı seferleri halkın bu inançlarını körükledi. Yahudiler Fransa’dan, İngiltere’den, Almanya, İtalya ve İspanya’dan kovuldular. Batı Avrupa’da zulüm görünce Doğu Avrupa’ya sığındılar. Dini sebeplere iktisadi sebepler eklendi. Faizle para vermek Hıristiyanlara yasaktı; Yahudiler rehin karşılığı ödünç verir oldular. Toprak sahibi olamayacakları için şehirlere akın ettiler, borçluların kinini ve başarıları ile herkesin kıskançlığını uyandırdılar. Yahudilere karşı alınan tedbirler kaldırılınca bazı Yahudiler, özellikle XIX. yy. da mali, iktisadi ve siyasi alanlarda önemli mevkiler edindiler; bunun üzerine Yahudi aleyhtarlığı birçok nazariyeci tarafından doktrin haline getirildi, XIX. yy. sonlarında da birçok memlekete yayıldı. Fransa’da daha çok bir doktrin çerçevesinde kaldı (Drumont, 1890’a doğru) ve Dreyfus meselesi ile doruğuna vardı. Fakat Çarlık Rusyası’nda ve Doğu Avrupa’da kanlı pogromlara ve soygunlara yol açtı. Antisemitizmin en şiddetli şekillerinden biri 1933’ten sonra Hitler ve Nazi partisi tarafından ortaya atıldı, Almanya’da ve İkinci Dünya savaşında Alman orduları tarafından işgal edilen memleketlerde uygulandı. Yahudilere karşı alınan tedbirlerin hedefi, bu maksatla hazırlanmış toplama kamplarında sistemli bir şekilde yok edilmeleri idi. 1933 ile 1945 arası en azından altı milyon Avrupalı Yahudi öldürüldü; en büyük katliam Polonya’da yapıldı. Bugün, sosyal planda antisemitizm bazen Yahudilerle temastan kaçınma şeklinde olur. Bu durum birçok memlekette, özellikle A.B.D.’de, hattâ en önemli Yahudi cemaatinin toplu olarak bulunduğu New York’ta bile görülmektedir. 
Yahudiler, Hitler ve Nazi partisi tarafından tabi tutuldukları soykırım cinayetlerinin intikamını Filistinli Müslümanlardan almaya çalışıyorlar. Hitler, yeni Hitler doğurdu. İsrail’deki her bir yönetici aynı zamanda Filistinli Müslümanları soykırıma uğratmaya çalışan bir Hitler’dir.
İslâm toprağı olan Filistin’de Siyonizm bir Yahudi devleti kurabilmek, Yahudileri bu devletin çatısı altında toplayabilmek için Antisemitizme ihtiyaç duydu.  Dolayısıyla Ortadoğu’da Antisemitizm, Yahudiliğin bir icadıdır.  Çünkü Antisemitizme Siyonizmin ihtiyacı vardı. Batı’da antisemitizm sorunu  Yahudi Terör Üssü İsrail’in Siyonoizm ideolojisini geliştirmeye başlamasından önceye dayanır. Yani Batı’daki antisemitizmin tarihi ideolojik Siyonizmin tarihinden daha eskidir. Dolayısıyla ideolojik Siyonizmin var olan bir sorunu kendi lehine kullandığını ve bunu başarabilmek için de söz konusu sorunu sürekli gündemde tutma, hatta etkinliğini artırma yoluna gittiğini söylemek, gerçeğe muhalif bir durum değildir. İdeolojik Siyonizmin örgütsel çalışmalarında ve Amerika’nın Ortadoğu Terör Karakolu olma sürecinde en çok antisemitizmden faydalandığı inkâr olunamaz bir gerçektir.  Bugün de Siyonist İsrail, Gazze’de gerçekleştirdiği katliam, soykırım faciasında da antisemitizmden faydalanmak istiyor. Şunu bilelim ki; Gazze Faciası karşısında Siyonist İsrail rejiminin ve dünyadaki Siyonist odakların ve onların baş hâmisi olan Amerikan emperyalizminin karşısına dikilmek,anti-semitizm suçlamasıyla susturulamaz asil bir duruştur. İmanı olan her Müslüman, vicdanı delinmemiş her insan, Yahudi Terör Üssü İsrail’i düşman ilan etmelidir. Yahudi Terör Üssü İsrail sadece Filistinli Müslümanların değil, bütün insanlığın düşmanıdır.
Bu dünyada Yahudiler rahat etmek, huzurlu yaşamak istiyorlarsa, yapacakları tek şey; Filistin İslâm Devleti’nin kurulmasına engel olmaktan vazgeçip Filistin İslâm Devleti’nin himayesine sığınmaktır. Filistin İslâm Devleti’ne cizye vermek suretiyle din, mal, nesil, can ve akıl emniyetlerine kavuşabilirler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder