* İmam Hatipli olmak çevresiyle iyi ilişkiler kurmak demektir.
* İmam Hatipli olmak namus ve iffetine düşkün olmak demektir.
* İmam Hatipli olmak başkalarını düşünmek, kendi için istediğini başkaları için de istemektir.
* İmam Hatipli olmak ailesine ve çocuklarına karşı sorumluluklarını bilmek demektir.
* İmam Hatipli olmak davranışlarında tutarlı ve dürüst olmaktır.
* İmam Hatipli olmak düşünerek davranmaktır.
* İmam Hatipli olmak inandığı gibi yaşamaktır.
* İmam Hatipli olmak özü sözü bir olmaktır.
* İmam Hatipli olmak gaflet ve uyuşukluktan uzak durmaktır.
* İmam Hatipli olmak görevini hakkıyla yapmak demektir.
* İmam Hatipli olmak çalışkan ve başarılı olmaktır.
* İmam Hatipli olmak örnek olmaktır.
* İmam Hatipli olmak ilkeli olmaktır…
***
Bunların hepsi doğru…
Şunu da unutmamak lazım; 28 Şubat sürecinden en fazla mağdur olan kesim İmam Hatip Lisesi öğrencileri, öğretmenleri, yöneticileri ve o öğrencilere o okullara gönderen halk, millet.
“Katsayı” denen bir “ucube” meydana getirdiler ve bu “ucube” ile yıllarca bu öğrencilerin hakkı resmen, göz göre göre yendi.
İmam Hatip Lisesi’nin orta kısımları bir katakulli ile oldubittiye getirilerek kapatıldı.
Tam da o günlerde, şimdi “siyaseten” buharlaşan bir partinin genel başkanı, İmam Hatip öğrencileri için “yarasa” tabirini uygun görmüştü. “Uygun görmüştü” demek esasen “uygun değil”, böyle bir argüman uydurmuştu. O genel başkan gözlerinizin önüne geldi, sanıyorum.
Peki, sormak isterim; at izinin it izine karıştığı, haklının hakkını savunamadığı, haksızın el üzerinde tutulduğu, neredeyse “Allah” demenin bile suç sayıldığı böyle bir dönemde siz hiçbir tek İmam Hatip Lisesi öğrencisinin “başkaldırdığını”, “ayaklandığını”, “olay çıkardığını”, “gösteri yaptığını”, “molotof attığını”, “arabaların üzerine benzin dökerek yaktığını”, “cam kırdığını”, “market soyduğunu” gördünüz mü?
Elbette İmam Hatipli “uysal koyun” değil!
Gerektiğinde, gerektiği şekilde “hak aramasını” da bilir.
Ama böylesi civcivli bir dönemde dahi bir tek İmam Hatipli bile yasal olmayan yollara başvurmadı.
Sadece bu nitelikleri bile, İmam Hatiplinin “ayrıcalıklı” olduğunu göstermez mi, Allah aşkına!
MİLLİ GAZETE / Adnan Öksüz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder