11 Ağustos 2015 Salı

MÜSLÜMAN GENÇ KIZ HANIMEFENDİ OLMAK ZORUNDA! ÇÜNKÜ? İslam’ı temsil etmektedir.Bu sebeple dolayı, taşıdığı misyonun ağırlığını omuzlarında hissetmelidir.Zaten, ona “cennet anaların ayakları altında” diyerek saygı ifadesi olan hanımefendilik unvanını peygamberimiz vermiştir.




Önce hanımefendi kelimesinin sözlük manasına bakalım: Saygıyı bildirmek için kadın adlarının sonuna konulan sözdür.Zarafeti, kibarlığı, güzelliği, olgunluğu, iffetli, ismetli ve özel olmayı anlatır. Bu özelliği taşıyan bayanlar için kullanılır.

Siz hiç hayatınızda bir “hayat kadını” için hanımefendi kelimesinin kullanıldığını duydunuz mu?
Ne kullanılır?Hafif meşrep, havai ve burada telaffuzu uygun olmayan bir yığın vs. vs kelimeler.

Öyleyse Müslüman genç kızın hanımefendi olması gerekir?

Çünkü?İslam’ı temsil etmektedir.
Bu sebeple dolayı, taşıdığı misyonun ağırlığını omuzlarında hissetmelidir.Zaten, ona “cennet anaların ayakları altında” diyerek saygı ifadesi olan hanımefendilik unvanını peygamberimiz vermiştir.
Bütün peygamber, evliya, asfiya annelerinin ve ezvac-ı tahiratın hayatlarına baktığımız zaman onların hanımefendi olduğunu görüyoruz

Eğer bir genç kız Müslüman’ım diyorsa örneği o hanımlar olmalıdır.

Yani Hz. Aişe, Hz.Hatice, Hz.Fatıma, Hz.Meryem, Hz.Hacer,  Hz.Rabia ve isimleri sayılamayacak kadar çok olan Müslüman kadınlardır.
Peki, onların hangisi hafif meşrepti?
Hangisi yarım tesettürlüydü?
Elinde sigara ağzında çikletle sokakta geziyordu?
Parklarda ya da orada burada eşi bile olsa el ele dolaşıyordu?
Eğlence yerine gidiyor icabında düğünlerde halay çekiyordu?
Erkeklerle gibi giyinmeye, gezip tozmaya özeniyordu?
Onlar eşlerine itaatkâr değil miydi?
Cenneti ayaklarının altına alan bu hanımefendiler hayatın akışını değiştiren evlatlar yetiştirmediler mi?
Yüzmidört milyon evliya ve asfiyanın neslinden geldiği Hz. Hasan (ra) ile Hz. Hüseyin (ra)’ı yetiştiren Hz. Fatıma (ra) ağırbaşlı, vakur, olgun, eşine itaatli, saygılı ve cenazesinin bile gece gömülmesini isteyecek kadar iffetli hanımefendi değil miydi?

Evet, tekrar ediyorum bir genç kız “Ben Müslüman bir genç kızım” diyorsa onların yolundan gitmeli ve kendisine onları örnek almalıdır.

Hz. Hatice gibi itaatkâr.
Hz. Aişe gibi ilim aşığı.
Hz. Meryem gibi iffet sembolü.
Hz. Hacer gibi sabırlı.
Abdülkadir Geylani hazretlerinin annesi Fatıma Hanım, Bediüzzaman’ın annesi Nuriye Hanım gibi olmalıdır.

Yoksa “sosyal aktivite” adı altında her yere girip çıkan, başına lütfen bir mendil takan. Boynu gözükerek şal dolayıp olmadık mekânlarda gezen, modern olmak bahanesiyle ötekilere benzeyen “özgürüm” “Ben de hayatımı yaşayacağım” diyenler Müslüman genç kız kimliğine bürünemezler.
Efendim biz modern Müslüman olarak daha çok İslam’a hizmet edeceğiz deniliyorsa; Bediüzzaman bu konuda harika bir tespitte bulunuyor:
“Umur-u diniyede (dini emirlerde) müsamaha veya teşebbühle (benzemekle) medenilere yanaşmayın. Çünkü, aramızdaki dere pek derindir. Doldurup hatt-ı muvasalayı ( erişme yolunu) te’min edemezsiniz. Ya siz de onlara iltihak ( katılırsınız) edersiniz veya dalalete düşer boğulursunuz.”

Başka bir yerde de “bir dane bir lokma bir öpmekte batma” diyerek küçük bir tavizin bile insanı götüreceğini söylüyor. Başın bir batman saçı kaldırdığı halde gözün tek bir kılı kaldırmadığını vurgulanıyor.

____Gülay Atasoy_________

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder