23 Ekim 2014 Perşembe

MASON VE SİYON YÜZ YIL ÖNCEKİ OYUNLAR , YÜZ YIL SONRASINA AYNI ŞEKİLDE TAŞINDI :Abdulhamid Han dan Günümüze benzer Mason Oyunları. Abdülhamid Han'a Katil, Diktatör diye saldırıyordu .Yerli satılmış medya.Mason yazarları


Bir Türk Diplomatı New York Times'a "Abdülhamid'in korku imparatorluğu sona erdirilmeli" manşetini atıyordu.

Abdülhamid Han'a "Katil, "Diktatör" diye saldırıyordu yerli satılmış medya.

Mason yazarlar "Derhal hal edilmeli" diyordu. Bir Türk Diplomatı New York Times'a "Abdülhamid'in korku imparatorluğu sona erdirilmeli" manşetini atıyordu.


Enver Bey Le Matin muhabirine "Abdülhamid'in tahtta tutulması vatanın mahvolması demektir. Bu korku imparatorluğu bitmeli" diye demeç veriyordu.

Tevfik Fikret "Sis" adlı şiirinde kilitlenmiş ağızlardan bahsediyordu. "Bar-ı hazerle iki kat gezmeye me'luf" diyordu bir mısrasında. "Korku yükü altında gezen Osmanlı kent sakinleri" diye sallıyordu. Avrupa basını sayfalarına taşdı bu "Korku" ile gezmeyi.

Kasım 1899'da bir kısım entelektüel Türk, İngiliz elçiliğine ziyarete gider.

İngiltere'nin, Güney Afrika'da başlayan yeni savaşta Bolerolara karşı verdikleri ŞANLI savaşı yürekten desteklediklerini ilan ederler.

Ardından "Korku imparatorluğunda" yaşadıklarını anlatırlar İngiliz elçisine.

Paris'te Jön Türk hareketinin liderlerinden Sabahattin, batı basınına ve İngiliz medyasına çağrılar yapar."Gelin Abdülhamid'in korku imparatorluğunu birlikte yıkalım" der.




Nice sadrazamlar, paşalar, şairler, yazarlar, gazeteciler masonlar, sanatçılar sıraya girer.

En çok tercih ettikleri medya ise İngiliz basınıdır.

Abdülhamid'in korku imparatorluğunu yıkacaklar, Devlet-i Aliye'yi bir dünya devi yapacaklardır.
Söylemleri budur... Ve dediklerinin bir kısmı olur. "Korku İmparatorluğu" dedikleri Abdülhamid dönemini bitirirler Londra'daki Kraliçe ve İngiliz basının desteği ile.

Ama bu eylemleri bir İMPARATORLUĞUN paramparça olmasına, bir SÜPER GÜC'ün cüceleştirilmesine yol açar.

Korku İmparatorluğu'nın başındaki adama "Senden kurtulduk" demek üzere bir ÇATI heyeti kurmuşlardır.



Bahriye nazırı Arif Hikmet Paşa, Arnavut milletvekili Esad Toptani, Katolik Ermeni Aram Efendi, Selanikli Yahudi Emanuel Karasu'dan oluşmaktadır bu korkuları bitirecek ÇATI tebliğ heyeti.

Bu vatanın bir karış toprağını vermediği için böyle bir ÇATI ile indirirler Abdülhamid Han'ı.

Sayelerinde 16 Devlet kurmuş Türklerin toprakları neredeyse 16'da 1'e düştü de rahatladık şükürler olsun.

İngiliz basınının "Türkiye ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerimize" kilitlenen TEK ülke olduğunu görünce, yukarıda yazdıklarım geçti aklımdan.

Türkiye sanki bir vilayetleriymiş gibi topyekün dalmışlar konuya dün.

Ali Babacan'ın seçim sonrasında yerinde kalması gerektiğini yazmış Financial Times. "Aman dokunmayın" diye talimat vermiş, seçimden sonra kurulacak hükümetin kalitesinden duyulan şüpheleri uzun uzun taşımış sütunlarına.

Varolsun Financial Times.

İngiliz The Economist'in internet sitesi de Erdoğan'ı eleştirmiş, özgürlükleri yıkan bir korku imparatoru gibi göstermiş.

Sadece internet sitesi mi?

Tabii ki hayır.

Dergi sayfalarında da Erdoğan'ının köşke çıkmasından sonra bazı olumsuz gelişmeler yaşanacağı sıralanmış ve yeni bir lidere ihtiyaç olacağı vurgulanmış.

Türkiye'deki pek çok insan da zaten "Yeni bir lider lazım" diyormuş.

The Economist olmasaydı biz ne yapardık?

O da sağolsun var olsun.

Dedik ya burası bir müstemleke ve İngilizler yani SAHİP ne diyorsa o!!!

The Times var bir de malum, atlamayalım lütfen.
O da geri kalmamış.

Cumhurbaşkanı adayımız Ekmeleddin İhsanoğlu Bey ile röportaj yapma inceliğini göstermiş bizi çok sevdiği için sağolsun.

Ekmeleddin Bey; "Türkler korku imparatorluğunda yaşıyor" demiş.

Adamlar da manşete çekmiş bu cümleyi.

Kraliçe'nin BBC'si de internet sitesinden bu başlığı milyonlara duyurma al-i cenaplığını göstermiş. "Korku İmparatorluğu..."

Hiç yabancı gelmedi Ekmeleddin Bey'in bu sözleri. Tarihte mutlaka bir yeri vardır.

Ben birilerinin ekranlarda dediği gibi cahilim.
Bilemiyorum tarihteki yerini!

Ergün Diler

**************************************
CUMHURİYET HALK PARTİSİ : Okyanusun Berisi – CHP ve GOP* arasındaki 20 fark



1- TARİH: GOP da CHP de ülkeleri ile aynı yaştadır. GOP, tek rakibi, yüz yıllık Amerikan Demokrat Partisi’ni defalarca yenmiştir. CHP’nin en dişli rakibi 10 yıllık AK Parti’ye karşı hiç zaferi yoktur.
2- İKTİDAR: GOP, tarihinde defalarca tek başına iktidar olmuştur. Sonuncusu Bush ile 2012’dedir, gençler o günleri hatırlar. CHP’de tek parti dönemi hariç bu başarı yoktur. Sonuncusu İnönü ile 1940’lardadır, ancak yaşlılar hatırlayabilir.
3- İKTİDAR ŞANSI: Mevcut koşullar altında, ilk seçimlerde GOP’un iktidar olma şansı vardır. CHP için yakın gelecekte böyle bir ihtimal görünmemektedir.
4- PARTİ BAŞKANI: GOP’un parti başkanı yok gibidir, kimse tanımaz. Ne delegeleri ne milletvekillerini seçme yetkisi vardır. CHP başkanını herkes tanır, seçimlerde tek yetkilidir.
5- PARTİ TABANI: Her iki partinin seçmeni de ülke geneline kıyasla; daha yaşlı, daha zengin, daha “beyaz”, daha devlet yanlısı ve daha ırk severdir; fakat CHP’den farklı olarak, GOP seçmenleri, daha dindar ve daha muhafazakârdır.
6- OY DEPOLARI: GOP’un oy deposu, daha çok ABD’nin az gelişmiş iç bölgelerinde, yüzölçümü büyük, nüfusu az olan yerlerdir. CHP’ninse batı ve sahil bölgeleri ile yüzölçümü küçük, nüfusu çok olan yerlerdir.
7- SEÇMEN VE BEKLENTİSİ: GOP seçmeni partisine Demokrat Parti’nin tek alternatifi olduğu için oy verir ve iyi bir iktidar olmasını bekler. CHP seçmeni AK Parti’nin alternatifi olmadığı için oy verir ve iyi bir muhalefet olmasını bekler.
8- SEÇİM: GOP’un son başkan adayı Romney son seçimde yüzde 48 oy aldığı için bir daha aday olmamak üzere yerini ve şansını kaybetmiştir. CHP’nin son başbakan adayı Kılıçdaroğlu ise son seçimde yüzde 27 oy alarak şansını artırmış, yerini sağlamlaştırmıştır.
9- AŞIRI GRUP: Her iki partinin de parti genelini bile rahatsız edecek sivri grupları ve milletvekilleri vardır. GOP “bunlar”ı dengede tutar ama “bunlar” CHP’nin dengesini bozar.
10 -DİN: GOP genelde dindardır, bunu açıkça ifade eder. Dindar gruplardan oy isterken dinî temaları pofesyonelce kullanır. CHP genelde dindar değildir ama açıkça ifade etmez. Dindarlara amatörce yaklaşır.
11- MEZHEP: Her iki partinin de son başkan ve başbakan adayı, ülke içinde çoğunlukta olmayan bir mezhebe üyedir. Mormon Romney’in bunu gururla ifade edebilmesi “bir ülke gerçeği” olarak sevindirici, Alevi Kılıçdaroğlu’nun sessiz kalma ihtiyacı ise “bir ülke gerçeği” olarak üzücüdür.
12- DİN ADAMLARI: ABD’de din adamlarının çoğu GOP’a oy verir. Türkiye’de ise çoğu CHP’ye oy vermez.
13- RAKİP: Her iki partideki birilerine göre, rakip iktidar parti başkanının gizli İslamcı bir ajandası vardır! GOP bunu açıktan ifade etmez ama perde arkasında acımasızdır. CHP her ortamda dile getirir.
14- OMURGA: GOP tartışmasız sağ partidir. Bazı uygulamaları faşizmle bile eleştirilir. CHP sol partidir ama halktan çok devletten yanadır. Aşırı sol kanadı komünistlikle, ulusalcı kanadıysa faşizmle eleştirilir.
15- DEĞİŞİM: Hükümet kapanmasında görüldüğü üzere, GOP’un hızla Türk politikasının gerilimli ve tartışmalı ortamına kayma ihtimali vardır. CHP’nin ise ABD’deki saygın ve uzlaşmacı politikaya yaklaşma ihtimali yoktur.
16- ADRES: GOP’un, Demokrat Parti’nin bütün uygulamaları karşısında, hesap sorma ve çözüm bulmada tek adresi Kongre’dir. Nadiren medya devreye girer ama sokak söz konusu değildir. CHP’ninse ilk adresi sokak, sık sık medya ve sonra da Anayasa Mahkemesi’dir, nadiren de Meclis!
17- ORDU: GOP’un, geçmişte ve bugün demokratik yollarla Başkan’a kan kusturma şansı vardır ama “ordu”yu aklından bile geçirmemiştir. CHP dün antidemokratik yollarla orduyu kendi halkının üzerinden geçirip Başbakan’ı asmıştır. Bugünse şimdilik ordudan ümidini kesmiştir.
18- MEDYA: Her iki partinin de yandaş-candaş medyası vardır ve hükümeti vatanı satmakla suçlamaktadır. Fakat GOP idarecileri en azından kendi resmî yayınlarında Başkan’ın onurunu ülkenin onuru gibi korumaya çalışır. CHP için fark etmez!
19- BAŞARI: GOP, rakip iktidara ülke ve halkı için doğru yolu gösterdikçe, bunun için sıkı pazarlık yaptıkça ve sonunda uzlaşma sağladıkça seçmeninin güveni ve desteğini kazanır ve bu doğrudur. CHP ise iktidar partisine her şart ve imkanda “çaktıkça” oy kazanacağına inanır ama bu yanlıştır.
20- GELECEK: Sıradan parti üyesi bile, olağan dışı haller hariç, 50 yıl sonra GOP’ta neler olacağını bir şekilde tahmin edebilir. CHP’de ise parti başkanı bile, olağan dışı haller dahil, 50 gün sonra ne olacağını hiçbir şekilde bilemez.
ÖZET: GOP, birkaç yüz yıllık tarih, kültür ve toplumun Amerikan versiyonudur. CHP ise birkaç bin yıllık Anadolu ürünüdür. GOP kusursuzluk arayışı ve aşırı sistemliliğiyle bir robot kadar mekanik, soğuk ve sevimsizdir, CHP ise eksiği ve fazlasıyla bize daha “insani” ve sevimli gelir.
(*) GOP: (Grand Old Party) Büyük Eski Parti manasında kullanılan Amerikan Cumhuriyetçi Partisi
BU KRİZ, OBAMA’YI YA ‘KAHRAMAN’ YA ‘HAİN’ YAPACAK!
Aksiyon filmi senaryosu gibi başlayalım: “Her şey, Loğoğlu başkanlığındaki CHP heyetinin ABD ziyaretiyle başladı.” Önce Washington’daki saldırıda 11 kişi hayatını kaybetti, sonra ABD hükümeti kapatıldı, sokaklar göstericiler, itfaiye ve polisle doldu, son olarak da Kongre önünde bir Amerikalı kendisini yaktı. Şaka bir yana, dağlar kadar fark olsa da ABD Cumhuriyetçi Parti korkunç bir hızla CHP’ye yaklaşıyor.
Hükümet Kapatılması (Government shotdown) bir devlet krizi ya da düşmesi değil. Devletin parasının bitmesi anlamı taşımıyor. Daha önce 17 kez yaşanmış. ABD hükümetinin gelecek yılki bütçesinin her yıl ekim ayının 1’inde Kongre’den geçmesi gerekiyor. 6 yıllık Obama hükümeti boyunca tartışmalı da olsa bu bütçe hep geçti ancak bu yılın farkı, bütçede “Obamacare” diye adlandırılan “büyük sağlık reformu” için ayrılan paranın da olması. Cumhuriyetçiler sadece bu nedenle baskın oldukları Kongre’de bütçe oylamasını engelleyerek hükümete “var olan” parayı kullandırtmıyorlar. Dolayısı ile 800 bin federal devlet memuru maaş alamıyor, parklar, müzeler kapatılıyor ve kritik olmayan devlet hizmetleri duruyor ya da yavaşlıyor.
Çoğuna göre, “yarı göçmen, yarı zenci, yarı Müslüman” sayılan Obama’yı asla sindirememiş olan Cumhuriyetçiler, Obamacare’i engellemeyi bir “namus meselesi” olarak görüyor. Uygulamaya geçer de milyonlarca orta ve düşük gelirli seçmen Demokrat Parti’ye sempati duyarsa sonlarının geleceğine inanıyor. Çoğu zengin ya da “gururlu fakir” olan Cumhuriyetçilerin bir sağlık reformuna hiç ihtiyacı yok. Hazır, Kongre’nin büyük çoğunluğu ve Senato’nun yarısı ellerindeyken “fırsatı kaçırmayalım” telaşındalar.
Hükümet kapatılması tek başına bir sorun olmasa da 17 Ekim’e kadar Kongre’den geçmesi gereken “Borç Limiti Artırımı”nın tehlikeye girmesi hem Beyaz Saray hem bütün ABD’yi sonuna kadar germiş durumda.
Cumhuriyetçi Parti’nin Kongre Sözcüsü John Boehner’i bu tabloda ayrı bir yere koymak gerek. Geçen haftalara kadar makul bir çizgide görünen Boehner, parti içindeki aşırıcı “Çay Partisi” grubunun fena halde etkisine girmiş durumda. Öte yandan 2014 seçimlerinin eli kulağındayken kamuoyu yoklamalarında parti oylarının yüzde 10’dan fazla düştüğünü de görüyor.
Cumhuriyetçiler Başkan’a “Obamacare’i iptal et, Kongre senin” deme noktasına geldiler ama Obama, Cumhuriyetçilerin hükümeti kapatsalar da devleti temerrüde düşürecek olan limit artırımına engel olmayacaklarından emin olduğu için geri adım atmıyor. Obama, seçim vaadi de olan ve ABD tarihine adını yazdıracak bu reformu durduracak gibi değil. Başkan, böylesine büyük bir krizin, çoğu ultra zengin olan Cumhuriyetçi şirketleri sarsacağını da biliyor. Bu şirketlerin Cumhuriyetçilere “artık yeter!” dediklerini de duyuyoruz.
Milyonlarca Amerikalı, karşısındaki yüz yıllık muhalefeti, genç yaşı ve beş on yıllık politika tecrübesiyle parmağında oynatan “Göçmen çocuğu”nun satranç oyununu ve “Şah” çekişini hem hayranlık hem de endişe ile izliyor. Bu kriz, Obamacare ve limit artırımını geçirip Cumhuriyetçilerin bileğini bükme zaferi ile biterse Obama “kahraman” olacak. Aksi halde, Cumhuriyeçiler ayak direr de bunlar olmazsa, ülkesini temerrüde ve felakete sürüklemiş bir “hain” olarak anılacak. Büyük risk değil mi? Obama işte bunu göze aldı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder