9 Aralık 2014 Salı

MELEKLERE İMAN : Meleklerin varlığı Kur’an’da ve sünnette haber verilmiştir. Ayrıca inanılması emredilmiştir. İnanmayanların ise sapıklık ve küfür içinde oldukları bildirilmiştir. (Bakara:98+Nisa:136)


Sözlükte "haberci, elçi, güç ve kuvvet" anlamlarına gelen melek, Allah'ın emriyle çeşitli görevleri yerine getiren, gözle görülmeyen nûrânî ve ruhanî varlıktır.
Kur'an'da meleklere imanın farz olduğunu bildiren birçok âyet vardır: "Peygamber Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de.Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler..."(el Bakara 2/285).
"...Asıl iyilik Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman edenlerin iyi amelidir..." (el Bakara 2/177).
Meleklere inanmayan kişi, bu âyetlerin hükmünü inkâr ettiği için kâfir olur. Ayrıca Cenâb-ı Hak, Kur'an'da meleklere düşman olanları kâfir diye nitelemiş ve böyle kimselerin Allah düşmanı olduğunu vurgulamıştır (el-
Bakara 2/98).
Meleklere inanmamak, dolaylı olarak vahyi, peygamberi, peygamberin getirdiği kitabı ve tebliğ ettiği dini de inkâr etmek anlamına gelir. Çünkü dinî hükümler, peygamberlere melek aracılığıyla indirilmiştir.

Melekler duyu organlarıyla algılanamayan, gözle görülmeyen, sürekli Allah'a kulluk eden, asla günah işlemeyen, nûrânî ve ruhanî varlıklardır. Bu sebeple onlar hakkındaki tek bilgi kaynağı âyetler ve sahih hadislerdir. Onun ötesinde bir şey söylemek mümkün değildir. Meleklerin gözle görül­mez, duyu organlarıyla algılanamaz varlıklar oluşu, inkâr edilmeleri için bir gerekçe olamaz. Gerek akla gerekse pozitif bilimlere dayanılarak, meleklerin var veya yok olduklarına dair kesin deliller ileri sürülemez. Çünkü melekler, gözlem ve deneye dayanan pozitif bilimlerin ilgi alanı dışında kalan fizik ötesi varlıklardır. Şartlanmamış insan aklı da meleklerin varlığını imkânsız değil, câiz ve mümkün görür.

Meleklere iman, imanın altı esasından ikincisidir. Allah’a imandan sonra meleklere inanılacaktır.
Melekler nasıl varlıklardır?
Melekler, insandan önce yaratılmışlardır. Melekler, nurdan yaratılmışlardır.
Melekler nurani varlıklar olduğundan görülmezler.
Melekler günah işlemezler, cinsiyetleri yoktur, yiyip içmezler, uyumazlar, Allah’a ibadet ve itaat ederler. (Enbiya:19-20)
Adem’e secde edin emrine uyup secde etmişlerdir. (Kehf:50)

Meleklerin ne gibi görevleri vardır?
      Melekler, Allah’a ibadet ve itaat etmekle görevlidirler. Allah’ı zikrederler, Allah’tan korkarlar ve kendilerine ne emredildiyse onu yaparlar.
-İnsanların yaptığı işleri tespit eden melekler vardır.
-Dua eden, duaya amin diyen melekler vardır.
-Koruyucu melekler vardır, yardım eden melekler vardır.
-İnsanları iyiliğe, hayra çağıran melekler vardır.
-Cebrail, vahiy meleğidir.
-Azrail, ölüm meleğidir.
-İsrafil, dünyanın sonu ile tekrar dirilişi haber verecektir.
-Mikail, dünyadaki olup bitenlerle ilgilenmektedir.
-Bir de hesap melekleri vardır.
-Kötülere ve kötülüklere lanet eden melekler vardır.
Melekler insanlara nasıl yardım eder?
      Kur’an’da meleklerden cündullah (Allah’ın askerleri) olarak bahsedilmiştir. Allah yolunda olanlara ve inananlara yardım ederler.
Bedir savaşında Allah melekler gönderdiğini, Huneyn’de meleklerin yardım ettiğini haber veriyor. (Al-i İmran:123-124+tevbe:205)
Bir ayette de:’’Melekler insanlara yardım eder’’ buyrulur. (Enfal:12)
Allah sevdiklerini melekler vasıtası ile korur. (Tevbe:26)
Melekler dua ederek iyiliğe çağırarak yardım ederler.
Hafaza melekleri, koruyarak yardım ederler.
Çanakkale’de Churchill olmakla itham edilip yargılanırken şöyle demiştir:
-Biz Allah’a savaştık, anlamıyor musunuz?
Ebrehe’de Allah’la savaşmıştı.
Melek mi üstündür insan mı üstündür?
      Din alim’lerine göre insan üstündür.
İnsan, yeryüzünün halifesi olarak yaratılmıştır. (Bakara:30)
Meleklerin Adem’e secde etmeleri emredilmiş, melekler Adem(as)’a secde etmişlerdir.
Meleklerin amellerine sevap yoktur. İnsanın amellerine sevap vardır.
Peygamber (as) alimlerin ve Salih kulların meleklerden üstün olduğunu bildirmiştir.
Cenab-ı Allah, melekler dahil her şeyi insanın hizmetine vermiştir.
Miraç da peygamber (as) sınırı geçerken, melek ‘’benim iznim buraya kadar’’ demiştir. Fakat inanmayan isyankâr ve günahkârların da bir üstünlükleri olamaz. Onlar için Allah: ‘’Belhüm Adel: (Hayvanlardan da aşağı) ifadesini kullanmıştır.
Meleklere inanmanın insan üzerinde ne gibi etkileri olabilir?
      Meleklere inanan ve meleklerin iyiliğe davet ve teşvik ettiklerine, iyilik yapana hayır duada bulunup yardım ettiklerine inanıp iyi olmaya çalışır.
Yazıcı meleklerin varlığına inanan, kötülükten kaçınır.
Koruyucu meleklerin varlığına inanan, korunduğuna inanır ve lüzumsuz korku taşımaz.
Yardım eden meleklerin varlığına inanan kimse kendini yalnız ve güçsüz hissetmez.
Meleklere inanan ölçülü ve faydalı bir hayat yaşar.
Meleklere inanan melekler gibi temiz olmaya çalışır. Onlar gibi ibadet, itaat eder, isyandan kaçınır, melekleşir.

İman açısından meleklerle ilgili nelere dikkat etmeliyiz?
      Meleklerle ilgili yakışıksız bir düşünce taşınmamalı ve söz söylenmemelidir.
-Melekler için erkeklik, dişilik düşünülmez.
-Melekler Allah’ın oğlu kızı kabul edilmez.
-Meleklerle alay edilmez ve sövülmez.
-Ha şeytan ha melek denmez.
-Meleklerin yanlış yaptığı söylenmez.
-Kadınlara kızlara ‘’meleklerim’’ denmez.

İNSANLARLA MELEKLER ARASINDAKİ ÜSTÜNLÜK DERECESİ


Ehl-i Sünnet'e göre insanlar içinden seçilen peygamberler, meleklerin peygamberleri durumunda olan büyük meleklerden daha üstündür. Çünkü yüce Allah insan için "halife" tabirini kullanarak (el-Bakara 2/30) onu me­lekler karşısında yüceltmiş, Hz. Âdem'e secde etmeleri için meleklere emret­miş, eşya ve âlemi meleklere gösterip bunların adlarını sorduğu zaman me­lekler cevap verememiş, Hz. Âdem ise birer birer saymıştır (el-Bakara 2/31­34). Ayrıca meleklerin Allah'a kullukları ve hayırlı şeyleri yapmaları, ira­deye bağlı olmayan hareketlerdir. Halbuki insan Allah'a kulluğunu ve iyi işleri, kendisini doğru yoldan ayıracak pek çok engeli aşarak yapar. Bütün bunlar insan cinsinin melek cinsinden üstün olduğunu gösterir. Meleklerin önde gelenleri, peygamber olmayan bütün insanlardan; takvâ sahibi mü­minler, şehidler, salih amel işleyenler, dinde dosdoğru hareket edenler, diğer meleklerden; diğer melekler de insanların kâfir, münafık, müşrik, inancı bozuk, amelsiz, ahlâksız olanlarından daha üstündür.

Meleklerin Görevleri ve Çeşitleri


Âyet ve hadislerde sayıları hakkında herhangi bir bilgi bulunmayan fa­kat pek çok oldukları anlaşılan meleklerin temel görevleri Allah'a kulluk ve O, neyi emrederse onu yerine getirmektir. Melekler görevleri açısından şu gruplarda incelenebilirler:

Cebrâil, dört büyük melekten biridir. Allah tarafından vahiy getirmekle görevlidir. Cebrâil'e (a.s.) güvenilir ruh anlamına gelen "er-Rûhu'l-emîn" de denilmiştir: "O (Kur'an'ı) korkutuculardan olasın diye Rûhulemîn senin kalbine indirmiştir" (eş-Şuarâ 26/193-194). Bir başka âyette de ona Rûhul­kudüs adı verilmiştir: "...Kur'an'ı Rabbinden hak olarak Rûhulkudüs indir­miştir" (en-Nahl 16/102). Cebrâil, meleklerin en üstünü ve en büyüğü, Al­lah'a en yakını olduğu için kendisine “meleklerin efendisi” anlamında seyyi­dü'l-melâike denilmiştir. 

Mîkâîl, dört büyük melekten biri olup, kâinattaki tabii olayları ve yaratıkların rızıklarını idare etmekle görevlidir.



 İsrâfîl, sûra üflemekle görevli melektir. İsrâfil, sûra iki kez üfleyecek, ilkinde kıyamet kopacak, ikincisinde ise tekrar diriliş meydana gelecektir.

Azrâil ise, görevi ölüm sırasında canlıların ruhunu almak olduğu için "melekü'l-mevt" (ölüm meleği) adıyla anılmıştır:"De ki: Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz" (es-Secde 32/11).

Kirâmen Kâtibîn, insanın sağında ve solunda bulunan iki meleğin adı­dır. Sağdaki melek iyi iş ve davranışları, soldaki ise kötü iş ve davranışları tesbit etmekle görevlidir. Hafaza melekleri adı da verilen bu melekler kıya­met günü hesap sırasında yapılan işlere şahitlik de edeceklerdir. Kur'an'da
bu melekler hakkında şöyle buyurulmuştur: "İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarınızı yazmaktadırlar. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın" (Kaf 50/17-18), "Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler, değerli yazıcılar vardır. Onlar yap­makta olduklarınızı bilirler"(el-İnfitâr 82/10-12; ayrıca bk. ez-Zuhruf 43/80).

Münker ve Nekir, ölümden sonra kabirde sorgu ile görevli iki melektir. “Bilinmeyen, tanınmayan, yadırganan” anlamındaki münker ve nekir, me­zardaki ölüye, hiç görmediği bir şekilde görünecekleri için bu ismi almışlar­dır. Bu iki melek kabirde ölülere, "Rabbin kim? Peygamberin kim? Kitabın ne?" diye sorular yöneltecekler, alacakları cevaplara göre ölüye iyi veya kötü davranacaklardır.

Hamele-i Arş, arşı taşıyan meleklerin adıdır. Kur'an'da haklarında şöyle buyurulur: "Arşı yüklenen, bir de onun çevresinde bulunanlar (melek­ler) Rablerini hamd ile tesbih ederler. O'na iman ederler..." (el-Mü'min 40/7; ayrıca bk. el-Hâkka 69/17).

Mukarrebûn ve İlliyyûn adıyla anılan melekler, Allah'ı tesbih ve an­makla görevli olup, Allah'a çok yakın ve O'nun katında şerefli mevkii bulu­nan meleklerdir (en-Nisâ 4/172). Cennet ve cehennemdeki işleri yürütmekle görevli melekler de vardır (bk. er-Ra‘d 13/23-24; et-Tahrîm 66/6; el-Müddessir 74/29-31).

Bunlardan başka, insanın kalbine doğruyu ve gerçeği ilham etmekle (Tirmizî, “Tefsîr”, 3), namaz kılanlarla birlikte Fâtiha sûresinin bitiminde "âmin" demekle (Buhârî, “Ezân”, 111, 112; “Da‘avât”, 63; Müslim, “Salât”, 18), hergün sabah ve ikindi namazlarında müminlerle birlikte olmakla (Buhârî, “Mevâkýt”, 16; Müslim, “Mesâcid”, 37), Kur'an okurken yeryüzüne inmekle (Buhârî, Fezâilü'l-Kur'ân, 15; Müslim, “Müsâfirîn”, 36), sokakları ve yolları dolaşıp zikir, Kur'an ve ilim meclislerini arayıp bulmakla (Buhârî, “Da‘avât”, 66; Müslim, “Zikr”, 8), müminlere (Ahzâb 33/43) özellikle bilgin olan müminlere rahmet okumakla (Tirmizî, “İlim”, 19), sadece Allah'a hamd ve secde etmekle (A‘râf 7/206) görevli melekler de vardır.

KUR'AN'I KERİM'DE MELEKLERİN ÖZELLİKLERİ


Melekleri diğer varlıklardan ayıran birtakım özellikler vardır. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür:
1. Melekler nûrdan yaratılmış; yemek, içmek, erkeklik, dişilik, uyumak, yorulmak, usanmak, gençlik, ihtiyarlık gibi fiillerden ve özelliklerden arınmış nûrânî ve ruhanî varlıklardır: "...O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar. Onlar, bıkıp usanmaksızın gece gündüz (Allah'ı) tesbih ederler" (el-Enbiyâ 21/19-20), "Onlar rahmânın kulları olan melekleri dişi kabul ettiler. Acaba meleklerin yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir" (ez-Zuhruf 43/19); ayrıca bk. es-Sâffât 37/149; en-Necm 53/27-28).
2. Melekler Allah'a isyan etmezler, Allah'ın emrinden çıkmazlar, asla günah işlemezler, hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar."Onlar, üstle­rindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne emrolunursa onu yaparlar"
(en-Nahl 16/50; ayrıca bk. el-Enbiyâ 21/26-28; et-Tahrîm 66/6).
3. Melekler, son derece süratli, güçlü ve kuvvetli varlıklardır: "Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer üçer ve dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun. O, yaratmada dilediği artırmayı yapar. Şüphesiz Allah her şeye
gücü yetendir" (el-Fâtır 35/1). İslâmî kaynaklarda meleklerin kanatları ol­duğu bildirilmekle birlikte bu kanatların mahiyeti konusunda bir şey söyle­mek mümkün değildir. Meleklerin nûrânî varlıklar olduğu göz önünde tutu­lursa, bunları kuş veya uçak kanatları gibi maddî nitelemelere konu etmenin doğru olmayacağı ortadadır. Kanatların mahiyetini ancak Allah ve melekleri gören peygamberler bilebilirler. Meleklerin kanatları onların sûretini, kanat­larının fazlalığı onların güç ve sürat yönünden derecelerini, Allah katındaki değerlerini gösterdiği şeklinde anlaşılabilir.
4. Melekler Allah'ın emir ve izniyle çeşitli şekil ve kılıklara bürünebilir­ler. Cebrâil (a.s) Hz. Peygamber'e ashaptan Dihye şeklinde görünmüş, bazan kimsenin tanımadığı bir insan şeklinde gelmiştir. Yine Cebrâil(a.s), Hz. Meryem'e bir insan şeklinde görünmüş (Meryem 19/16-17), meleklerden bir grup, Hz. İbrâhim'e bir oğlu olacağı müjdesini getiren insanlar şeklinde gel­miş, o da onları misafir zannederek kendilerine yemek hazırlamış, fakat yemediklerini görünce korkmuş, sonra da melek olduklarını anlamıştır (Hûd 11/69-70). Bu âyetten meleklerin yiyip içmedikleri sonucu da çıkmaktadır.
5. Melekler gözle görünmezler. Onların görünmeyişleri, yok olduklarından değil, insan gözünün onları görebilecek kabiliyet ve kapasitede yaratılmamış olmasındandır. Melekler peygamberler tarafından aslî şekilleriyle görülmüşler­dir. Asıl şekillerinden çıkıp bir başka maddî şekle, meselâ insan şekline girme­leri durumunda diğer insanlarca da görülmeleri mümkün olur. Cibrîl hadisi diye bilinen, iman, islâm ve ihsan kavramlarının tanımlarının yapıldığı hadiste belirtildiği gibi, Cebrâil ashap tarafından insan şeklinde görülmüştür (bk. Buhâ­rî, “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”, 1; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 15).
6.Melekler gaybı bilemezler. Çünkü gaybı, ancak Allah bilir. Eğer Allah tarafından kendilerine gayba dair bir bilgi verilmiş ise, ancak o kadarını bilebilirler. Kur'an'da ifade edildiğine göre Allah, Hz. Âdem'e varlıkların isim­lerini öğretmiş, sonra da isimlerin verildiği varlıkları meleklere göstererek, bunların isimlerini haber vermelerini onlardan istemiş, bunun üzerine me­lekler "Seni tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgi­miz yoktur. Çünkü her şeyi hakkıyla bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan sensin" demişlerdir. Bunun üzerine de Cenâb-ı Hak Hz. Âdem'in, varlıkların isimlerini haber vermesini emretmiş, o da söyleyiverince şöyle seslenmiştir: "Size demedim mi ki, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ben bilirim. Neyi açıklarsanız neyi de gizlemişseniz ben bilirim" (el-Bakara 2/31-33).









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder